bursa escort bayan

Altıparmak Escort Eve Gelen Escort Gemlik Escort Görükle Escort İnegöl Escort Karacabey Escort Kumla Escort Masöz Escort Mudanya Escort Nilüfer Escort Osmangazi Escort Otele Gelen Escort Rus Escort Sınırsız Escort Travesti Escort Ukraynalı Bayan Escort Yıldırım Escort
altıparmak escort çarşamba escort eve gelen escort gemlik escort görükle escort gürsu escort heykel escort inegöl escort iznik escort karacabey escort kestel escort masöz escort mudanya escort mustafakemalpaşa escort nilüfer escort orhangazi escort osmangazi escort otele gelen escort rus escort sınırsız escort üniversiteli escort whatsapp escort yıldırım escort
adalar escort adana escort anadolu yakası escort ankara escort antalya escort arnavutköy escort ataşehir escort avcılar escort avrupa yakası escort aydın escort bağcılar escort bahçelievler escort bakırköy escort balıkesir escort başakşehir escort bayrampaşa escort beşiktaş escort beylikdüzü escort beyoğlu escort bodrum escort bursa escort büyükçekmece escort çanakkale escort çatalca escort diyarbakır escort düzce escort edirne escort elazığ escort esenler escort esenyurt escort eyüp escort fatih escort gaziantep escort gaziosmanpaşa escort güngören escort istanbul escort izmir escort kadıköy escort kağıthane escort kartal escort kocaeli escort konya escort küçükçekmece escort kuşadası escort malatya escort maltepe escort marmaris escort mersin escort muğla escort pendik escort rus escort sakarya escort sancaktepe escort sarıyer escort şile escort silivri escort şişli escort sultanbeyli escort tuzla escort ümraniye escort üsküdar escort yalova escort
Bugun...


Saim Tuc Bıc'ra

facebook-paylas
AKABZ ve XABZE’YE GÖRE KADIN
Tarih: 11-01-2021 20:15:00 Güncelleme: 11-01-2021 20:15:00


AKABZ ve XABZE’YE GÖRE KADIN

 

Başlangıçta ilkel topluluklarla diğer canlılar arasında içgüdüleri açısından fazla farklılıklarının olmadığını sanıyorum. Onları farklılaştıran hususun diğer canlıları dikkatle gözlemlemek suretiyle algı ve yargı yani düşünce  yetenekleriyle ve özellikle yerleşik düzene geçtikten sonra davranışlarına katmaya başladıkları insanlaşma ilkeleriyle hayli mesafe almışlardır ve gelinen noktada… 

 

“Aklın dili ve Xabze’ye” göre kadın Yönlendiriciydi, yönelticiydi” erkeğin ardında ki güç ve kuvvetti. Kadının yönlendirmesi doğumla birlikte başlardı, sonrası aile fertlerini yöneltmekle devam ederdi ve anaç olduğu için başka türlüsü horozlanması gibi algılanırdı…

 

Bu doğaçlama kültür oluşumuna sahip olanlar genelde kadına verilen değerin bilincindedirler ve derler ki: “Bir kadının ayıpladığı erkeğin itibarını bir toplum iade edemezken, bir toplumun ayıpladığı erkeğin itibarını bir kadın iade edebilirdi.” Kadının bulunduğu veya öne çıktığı ortamlarda tüm erkekler kabalık yapmama eğilimi içinde olurdu! (Bunun genci ihtiyarı ve kadının en yakınları dahil istisnası olmazdı) Aksi bir durum doğduğunda saygısızlık yapan erkek, tüm toplumu karşısına almış sayılırdı!…

 

Eskiyi bilenler ne diyorlar: “Başkalarının bulunduğu mekanda eşine yakın durmamak, sevgi teşhirinde bulunmamak kadına güven ve toplumsal olgunluktur! Hanımını darp eden aşağılık (Fız devey) hoş tutmak erdemliliktir!... 

 

Asker kökenli bir büyüğümüz Kafkasyanın bin yıllık tarihi mücadelesini anlattı: Nizami ordusu olmayan bir toplumun Lojistik desteğinin nasıl sağlanabildiği sorulduğunda: “Kadınların elişi ve mutfak maharetlerine bağladı ve erkeklerin israrlı  direnç göstermeleri konusunda ise yine bayanların  psikolojik açıdan bir deyiminin öneminde birleştik: “PIHOZĞAFAŞAIM” söylemi: Sana yakıştıramadım!…

 

Cebağıya demişler ki sen asil değilsin hem de güçlü, kuvvetli ve zenginde değilsin, toplumda bu kadar itibarı nasıl edindin? Hanımın sayesinde demiş: Eşim bana çok değer verdi onu görenlerde bana itibar etme zorunda kaldılar…

 

Başka bir büyüğümüz: “Kadına kocasından daha az itibar edildiğini hiç görmedim ama kocasından önce izzet ikram kabul eden hiçbir hanıma da rastlamadım” der ve ilave eder: “Kadının önden yürütülmesi sürülüyor, arkadan yürütülmesi sürükleniyor sayılır” (Albore Hızır)

 

Eski insan guruplarının yaşadıkları coğrafya şartları ile yaşanan olayların etkisiyle hem kadının hem de erkeğin toplumdaki rolü biçimlenmektedir. Kaberdey’lerde Bir öz deyiş vardır: “Yışha zı femyınre yı laukoa zifemcıukre  şıaım” (Başını büyük saymayanla ayağını küçük sanmayan kimse yoktur) diyerekten! Çağımızda “sosyo kültürel değişimler, bazı “Kafkas Topluluklarının” temel dayanağı olan büyük aile yapısını, çekirdek aileye dönüştürmesiyle, Geleneksel anlamda maziden tevarüs edilen birçok hassasiyet silinmiştir….

 

Siz gençler, yığınla yaşanan olumsuzluklardan sonra aldığınız şimdiki eğitim ve yaşadığınız ortamın tesiriyle yetişiyor olmanıza rağmen şartlara göre yanlış olduğu söylenemeyecek birçok doğru yaklaşımlarınız görülmüyor değil…

 

Klan dönemini aşmasına fırsat verilmeyen ve doğaçlama edinilen bu kültür: İnsani değerler, nezaket ve saygı kapsamında, yaşadığımız çağdan çok daha önde olduğunu söylemek hiçte abartılı olmayacaktır! Dolayısıyla bunları söylemekteki kastım branş eğitimiyle sağlanacak mesleki kariyerlerle bu kültürün buluşturulması’nın, “değişim değil gelişim” alanında camiamızı ve insanlarımızı hayli ileri taşıyacağı düşüncemdendir!...

 

Örneklemelerle bir şeyler anlatmaya çalıştığım bu yazıyı aşağıdaki modern ve çağdaş bir hanımdan yaptığım alıntıyı hiç değiştirmeden ufak bir ilaveyle aktarmak istiyorum, Selam ve esenlikler dileğiyle…

 

KAF DAĞININ ÖNÜ

Hülya Vatansever

 

Ben diyorum ki, eşitliği üstünlük kavgasına dönüştürmeyelim!

Kadınlığın ve erkekliğin doğal dürtülerini, doğal arzularını red etmeden beraberce yol alalım.

 

Biz süslenelim, küçük kaprisler yapalım, siz bizim sigaramızı yakın, çiçekler gönderin. Biz size güzel yemekler yapalım, maç seyretmenize söylenmeyelim, siz bize ince ve duyarlı davranmayı sürdürün.

 

Kısacası kadınlık bizde kalsın, erkeklikte sizde. Belki böylece“KAF DAĞI”nın ardındaki “İNSANLIKPINARINA” varabiliriz.

 

ELELE

Mart 95 Sayı3=1979

Yazı işleri Müd.

 

“KAF DAĞI”nın ardındaki “İNSANLIK PINARI” Tarih öncesinden bu tarafa devamlı akmaktaydı ta ki: Sürgün ve soykırım dönemine kadar! Sonra sular çekildi kurumadıysa da yaşayanlarına yetmez oldu, hayale dönüştü mutluluk pınarı!...

Bıc-ra Saim



Bu yazı 3470 defa okunmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YUKARI