bursa escort bayan

Altıparmak Escort Eve Gelen Escort Gemlik Escort Görükle Escort İnegöl Escort Karacabey Escort Kumla Escort Masöz Escort Mudanya Escort Nilüfer Escort Osmangazi Escort Otele Gelen Escort Rus Escort Sınırsız Escort Travesti Escort Ukraynalı Bayan Escort Yıldırım Escort
altıparmak escort çarşamba escort eve gelen escort gemlik escort görükle escort gürsu escort heykel escort inegöl escort iznik escort karacabey escort kestel escort masöz escort mudanya escort mustafakemalpaşa escort nilüfer escort orhangazi escort osmangazi escort otele gelen escort rus escort sınırsız escort üniversiteli escort whatsapp escort yıldırım escort
adalar escort adana escort anadolu yakası escort ankara escort antalya escort arnavutköy escort ataşehir escort avcılar escort avrupa yakası escort aydın escort bağcılar escort bahçelievler escort bakırköy escort balıkesir escort başakşehir escort bayrampaşa escort beşiktaş escort beylikdüzü escort beyoğlu escort bodrum escort bursa escort büyükçekmece escort çanakkale escort çatalca escort diyarbakır escort düzce escort edirne escort elazığ escort esenler escort esenyurt escort eyüp escort fatih escort gaziantep escort gaziosmanpaşa escort güngören escort istanbul escort izmir escort kadıköy escort kağıthane escort kartal escort kocaeli escort konya escort küçükçekmece escort kuşadası escort malatya escort maltepe escort marmaris escort mersin escort muğla escort pendik escort rus escort sakarya escort sancaktepe escort sarıyer escort şile escort silivri escort şişli escort sultanbeyli escort tuzla escort ümraniye escort üsküdar escort yalova escort
Bugun...


Papapha Mahinur Tuna

facebook-paylas
Senede Bir gün 21 Mayıs 1864
Tarih: 20-05-2021 19:27:00 Güncelleme: 20-05-2021 19:27:00


                                      Senede Bir gün 21 Mayıs 1864

 

         “Gönlümde açmadan solan bir gülsün. Her zaman gamlı, her zaman üzgün “diye başlayan Sadık Şendil'in ünlü şarkısını bilirsiniz. “Senede bir Gün”

            Son yıllarda görkemli 21 Mayıs anmalarının ertesi gün unutulduğunu gözlemlediğim için 21 Mayıslara “Senede bir gün etkinliği der oldum.

            21 Mayıs nedir? 

            21 Mayıs Çerkesler için 1864'tür.

            21 Mayıs 1864 nedir? Gam ve hüzündür, acıdır, dramdır, göçtür, sürgündür, soykırımdır.  Bir halkın yok oluşudur.

            Bu  yok oluşun sorumluları kimdir? Bazılarına göre sadece ve sadece Ruslardır. Bazılarına göre Osmanlılar, Çerkes  beyleri, İngilizler, Fransızlar ve dahası.

            Sorumlular kim olursa olsun bu bir felaket ve kıyamet günüdür.

            Bu felaket sadece bu tarihe mi özgüdür?  Çerkesler ve Abhazlar için ne yazık ki hayır?

            Halkımız yüz yıllar boyu düşman saldırılarından, iç kargaşadan, baskın ve talandan, insan ticaretinden, kin ve intikamdan az çekmemiş ama sürgün hepsinin üstüne tuz biber ekmiş. Kimi denize dökülmüş, kimi yollarda tükenmiş, kimi açlıktan ölmüş, kimi hastalıktan kırılmış, yüzlerce, binlerce insan sadece anayurtlarından sürülmekle kalmamış yollarda telef olmuş. Nüfusun önemli bir kısmı yitip gitmiş, bazı aileler tarihten silinmiş.

            Geriye kalanlar da tam belimizi doğrulttuk derken, her seferinde nereden geldiği belli olmayan darbe üstüne darbe yemiş. Buradakiler, gün gelmiş çeteler yüzünden Makedonya'ya, gün gelmiş Ethem yüzünden Marmara’dan Anadolu’ya sürülmüş. Oradakiler ise çeşitli nedenlerle Sibirya'ya sürülmüş. Balıkesirli bir hanımdan dinledim.             “Konya ovasına gittiğimizde yılanların cirit attığı çorak bir ovanın ortasında kaldık. Korkudan uzun süre eşeklerin üzerinden inemedik, yılanlar bu kez eşeklerin bacaklarına dolandı. Diye anlatıyordu başlarına gelenleri.

             Sürgün hangi tarihlerden beri anılıyor, yaşananlar ne zaman gündeme geldi merak ederim. Bazı ilginç bilgiler de edindim, uzayacağı için başka bir yazıda değineyim. En iyi gözlemlediğim 1991 tarihinden beri yapılan etkinlikler oldu. Bunların hiç birini küçümsemiyorum ama yeterli bulmuyorum. Asıl yapılması gerekenlerin göz ardı edildiğini düşünüyorum.

         En çok önemsediğim sürgünün sözlü ve yazılı edebiyatımıza ne kadar yansıdığı. Bu konuda ciddi bir çalışma olduğunu sanmıyorum.

         91 den beri yapılan etkinliklere baktığımda ikiden fazla sürgün ağıtı duymadığımı söyleyebilirim.

         Çok olmasa da sürgün şiirleri yazılmıştır diye düşünüyorum. Birkaç tanesini biliyorum ve beğeniyorum

       Bir sürgün şarkısı bestelenmiş midir? Çok şükür bir tane beslendi, Ruhet Gürbüz’ün eline ve yüreğine sağlık.

         Bir sürgün filmi yapılmış mıdır? Onu da bilmiyorum, sosyal medyada bazı amatör belgeseller görüyorum.

         Kaç bilimsel kitap yazılmış, araştırma ve çeviri yapılmış?  Hadi onun için de Birkaç tane sayıp teselli olalım.

         Evet, ama bunlar yetmez.

                                                        *

         Geçenlerde Kartal'da yapılan Abhazya Kültür Günlerinde şair Muşni Laşürya kocaman bir Abhaz Şiir Antolojisi tanıttı. “Buradaki şiirler 500 şair arasından seçilen 100 şaire ait. Vatan sevgisi, aşk, doğa, kahramanlık gibi pek çok konu, en çok da sürgün konusu ele alınmış. Sürgün şiiri yazmamış hiçbir Abhaz şairi yoktur dedi ve kendisinin 15 yaşında yazdığı “İstanbul'daki Pazar adlı şiirini okumadan önce “Bunu yazarken bir gün İstanbul’da okuyacağım aklımın köşesinden bile geçmezdi diye ekledi. Ben de o sırada şairin çevirmenliğini yapıyordum. Ama öyle bir şiiri çeviremezdim elbet, Abhazca ve o kadar içten okudu ki hepimizin kalbine dokundu. Salondan hıçkırıklar geldi. Ben de kendimi tutamadım. Daha sonra dışarı çıktığımda arkadaşım Zuhal Taymaz “Hiç bir kelime Abhazca bilmediğim halde hüngür hüngür ağladım” dedi. O sen miydin, beni de ağlattın ? dedim.

         Şiirin aslını ve çevirisini Raşa Halpat-pha'ya söz verdiğim için bu yazının altına ekleyeceğim.

         Ana yurtta yaşayanlar sürgün için insanın yüreğini kökünden söken romanlar, öyküler, şiirler yazmışlar, resimler yapmışlar, ağıtlar, şarkılar, operalar bestelemişler.

         Oysa, bu acıları çeken, sürgün çocuklarının çocukları, yani bizlerin de yazması gerekmez miydi?  Ömer Büyüka'nın Kefken sahilinde yaşananları anlattığı Ketsepha Elif'in dışında bildiğimiz bir Abhaz sürgün öyküsü yok. Adigelerde durum nedir bilmiyorum.

         Görkemli anmalardan hiç şikâyetçi değilim ama ertesi gün unutulmasından şikâyetçiyim.  

         O yüzden, senede bir gün diyorum. “Her zaman gamlı, her zaman üzgün yeter ki gel, senede bir gün” der gibiyiz.  Senede bir gün bol bayrak, bol pankart, bol fotoğraf, bol hamaset, sonra büyük bir sessizlik.

Acılar ders alındıkça azalır.

         21 Mayıs'ta hüzün ve keder.

         Artık yeter.

         22 Mayıs'ta da ağlayın demiyorum, gülün.

         Gülün ama düşünün ve çalışın.

         Geçmişi geleceğe bağlayın. Araştırın, yazın, çizin, anlatın. Her şeyden önemlisi ana dilinizi yaşatın.

         Ana diliniz yoksa anavatanınız da yok.

                             



Bu yazı 2110 defa okunmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YUKARI