bursa escort bayan

Altıparmak Escort Eve Gelen Escort Gemlik Escort Görükle Escort İnegöl Escort Karacabey Escort Kumla Escort Masöz Escort Mudanya Escort Nilüfer Escort Osmangazi Escort Otele Gelen Escort Rus Escort Sınırsız Escort Travesti Escort Ukraynalı Bayan Escort Yıldırım Escort
altıparmak escort çarşamba escort eve gelen escort gemlik escort görükle escort gürsu escort heykel escort inegöl escort iznik escort karacabey escort kestel escort masöz escort mudanya escort mustafakemalpaşa escort nilüfer escort orhangazi escort osmangazi escort otele gelen escort rus escort sınırsız escort üniversiteli escort whatsapp escort yıldırım escort
adalar escort adana escort anadolu yakası escort ankara escort antalya escort arnavutköy escort ataşehir escort avcılar escort avrupa yakası escort aydın escort bağcılar escort bahçelievler escort bakırköy escort balıkesir escort başakşehir escort bayrampaşa escort beşiktaş escort beylikdüzü escort beyoğlu escort bodrum escort bursa escort büyükçekmece escort çanakkale escort çatalca escort diyarbakır escort düzce escort edirne escort elazığ escort esenler escort esenyurt escort eyüp escort fatih escort gaziantep escort gaziosmanpaşa escort güngören escort istanbul escort izmir escort kadıköy escort kağıthane escort kartal escort kocaeli escort konya escort küçükçekmece escort kuşadası escort malatya escort maltepe escort marmaris escort mersin escort muğla escort pendik escort rus escort sakarya escort sancaktepe escort sarıyer escort şile escort silivri escort şişli escort sultanbeyli escort tuzla escort ümraniye escort üsküdar escort yalova escort
Bugun...


Kopsirgen Orhan Baran

facebook-paylas
Sevgi Ve Saygıder Büyük İnsan Ömer Beygua
Tarih: 20-10-2021 11:02:00 Güncelleme: 25-10-2021 19:42:00


Ömer Amca, bana kimliğimi, bana anavatanımı, bana Çerkes (Abaza-Aşuwa) gerçeğini ve bana Abazaca okuma yazmayı öğrettiğin için sağlığında defalarca teşekkür etmiştim, yokluğunda bir daha teşekkür ediyorum. Cenaze namazında bulunamadım, beni bağışla… Allah ruhuna huzur ve sükun versin. Seni asla unutmadık ve unutmayacağız, Sen her zaman aklımızda gönlümüzde ve kalbimizde yaşayacaksın

Şubat 1968 tarihinde Kafkas Kültür Derneğinde bir toplantı yapılmıştı. Ömer Amca, Dernek yönetim kurulu üyesi idi. Toplantı sona erdiğinde Ömer Amca”nın yanına varıp:

Ömer Amca, Suriye li Abaza Şeref ten duyduğuma göre Abaza ca Alfabe ve kitaplar varmış eğer böyle bir gerçek varsa öğrenmek ve yararlanmak isterim “ diye dilekte bulundum.”Tamam evlat evimin adresini veriyorum yaz… Eve geleceksin birlikte çalışacağız” dedi.

Abazaca okuma yazma öğrenmek için Ömer Amca “nın Kadıköy Kızıltoprak mahallesin deki evine gittim, beni kızı Nuray karşıladı. İçeri girdim karşısına alarak bir koltuğu gösterdi, dediği yere oturdum.”Evet şimdi seninle biraz Abazaca konuşalım ben soruyım sen cevapla” dedi… O sordu ben cevapladım. Konuşma sonucunda :”Evlat sen bir Aşuwa sın bundan böyle ben sana Aşuwa diye hitap edeceğim sakın alınma” dedi.Tamam Ömer Amca  diye cevap verdim.Ama Aşuwa nın ne demek olduğunu bilmiyordum.Bu konuşmadan sonra Abazaca Alfabe üzerinde çalışmaya başladık.Kısa zamanda Abazaca okuma ve yazmayı öğrendim.

Okuma yazma işi sonuçlandığında Ömer Amca bana iki kitap verdi birisi ABHAZ ATA SÖZLERİ  diğeri Mihail Lakırba”nın bir öykü kitabı,,. Ömer Amca, özellikle şöyle bir uyarıda bulundu “Oğlum bu kitaplara iyi sahip ol, iyi koru .bu konuda sağda solda sakın konuşma, okuma ve yazmayı öğrendin Ata sözlerinden itibaren tercüme işine başlayacaksın”

NOT: Rahmetli Ömer Amca”nın Abaza Alfabesi (ANBAN) ı bana vermeyip evinde çalışma önerisini sonradan kendisinden öğrendim. Beni tam olarak tanımıyordu. O yıllarda SSCB ile ilgili her türlü yazılı belge ve kitap bulundurma yasaktı. Nitekim bu yasaktan dolayı Gazetecilik Enüstüsünde öğrenci iken tez hazırlamak üzere Sovyet Konsolosluğundan aldığım LENİN ANSİKLOPEDİSİ için 28 gün tutuklandım iki ayda hapis cezası aldım. Bu tutuklama sırasında ben Hukuk Fakültesini bitirmiş İstanbul Adliyesinde Avukatlık stajı yapıyordum aynı zamanda İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü İkinci sınıf öğrencisiydim. Av.Hakkı Kurmel yanında 1967 yılından beri yanında sekreterlik yapıyor ve o tarihler de de hem yanında çalışıyor aynı zamanda yanında avukatlık stajı yapıyordum. Tahliye olduğumda Hakkı Ağabey bana” Orhan sen çok iyi ve çalışkan bir çocuksun seni her zaman takdir eder ve severim Ama ben Yassı Adası acısı çeken bir kişiyim. Mümkünse yollarımızı ayıralım dedi. Ve Hakkı Kurmel Ağabeyimizle yollarımız ayrıldı. Hakkı Kurmel Ağabeyimiz gerçekten saygıdeğer bir insandır, her zaman saygıyla anarım. Kafkasya Dergilerinde devamlı araştırma yazıları çıkan Dr.Ömer Aytek Kurmel Hakkı Ağabeyin oğludur

Benim öğrendiğim alfabe Apsuwa alfabesi, konuştuğum dil Abazaca nın Tapanta şivesi. Bu yüzden Abaza Atasözlerini Türkçe ye çevirir iken bayağı zorlanıyordum. Herhangi bir yanlışlık yapmayım diye sık sık Ömer Amca ya müracaat zorunluluğu doğuyordu Çünkü Bu atasözleri Kafkasya Dergisinde yayınlanacaktı. Rahmetli Ömer Amca bu çalışmalardan bayağı mutluluk duyuyordu. Bu yüzden: “ Evlat sakın çalışmayı ve çabayı yarım bırakma en ufak bir yardım gerektiğinde çekinmeden evime gel kapım açık her an yardıma hazırım” diye dilekte bulunuyordu. Rahmetli Ömer Amca da çalışmayı yarım bırakırım şüphesi vardı. Ömer Amca bilgi yüklü bir insandı ama bilgi aktaracak etrafında Allahın bir kulu yoktu.Adapazarı,Bolu,Düzce de binlerce Abaza genci vardı.Ama Ömer Amcanın kıymetini bilen tek genç yoktu.Ata sözleri üzerinde çalışmalar devam ederken

Bir gün bana “ Aşuwa bu tercüme işlerini hızlandıracağız bunun içinde çalıştığın yerde görevin bitince doğruca evime geleceksin akşam yemeklerini birlikte yiyeceğiz” diye emir verdi. Bu emrin anlamı Aşuwa bekar bir insan, beklide gıdasını tam olarak alamayan bir delikanlı midesine ev yemeği girsin düşüncesinden kaynaklanıyordu. Bu yemekleri Ömer Amcanın rahmetli  eşi Şayan hanım hazırlar  Ömer Amaca nın kızı Nuray Abla hizmet ederdi.Yemekten sonra mutlaka çay olurdu ben ve diğer aile fertleri çay içer Ömer Amca kahve içerdi.Ömer Amca”nın üç oğlu bir kızı vardı.En büyük oğlu Kıraç Ankara da bir yerde çalışıyordu.İkinci oğlu Ersin İstanbul Hukuk Fakültesinde öğrenci üçüncü oğlu Şansal Gazetecilik öğrencisiydi.Yemek,çay ve kahve faslından sonra :”Evet Aşuwa  neler yaptın ne soracaksın” derdi.Ben türcüme sırasında takıldığım konuları sorar oda gerekli düzeltmeleri yapardı.

Rahmetli Ömer Amca Bir bilgi deposuydu. Bilgilerini aktarmak için İnsan arıyordu.Ömer Amca sahip olduğu bilgileri kendisine saklamamış Dergilere ve hatta Ansiklopedilere aktarmıştır.Atasözleri konusunda o gün için lazım olan bilgiler alındıktan sonra Kafkasya tarihi, göçler üzerine bildiklerini anlatmaya başlardı..Ömer Amca nın evine giderken kalem ve defterim yanımda olur onun dediklerini tek tek not ederdim.Bir gün bana Çerkes Hasan olayını anlattı.Tarihte Çerkes Hasan diye yazılan ve Ubih kabilesinden Zevş sülalesine mensup olarak gösterilen kişi Abazaların BRAKAY kabilesine mensup bir Abaza dır.Sülale adı Zevş değil DZEPŞ İPA dır.Mezar taşlarında gerek baba gerekse oğul biz BRAKAY”ız diye yazdırdıkları halde bizim tarihçilerimiz adamları zorla Ubih etmişlerdir.Bu

büyük bir yanlışlıktır.Çerkes Hasan”ın babası 1842 yıllarında Osmanlıya göç etmiş bir kişidir.

Kafkasya dan göçler 1864 tarihinden önce başlamıştır.Göç başlangıç tarihi olarak 1822  tarihinde  Rusların Kabartay bölgesini hakimiyetleri altına aldıktan sonra başlamıştır.Zaman zaman bu göç devam etmiş en büyük göç 1864 tarihinde olmuş ikinci büyük göç 1878 tarihinde olmakla beraber bu göçün arkası kesilmemiştir Kafkasya dan göçler devam ederken  bir tarihe göre 1841 yine başka iddialara göre 1855-60 lı yıllarında oluşturulmuş olan Çerkes Komitesi daha o dönemde Kafkas Savaşlarının Çerkeslerin lehine bitirilmesiyle ilgili olarak çalışma yapmayı amaçlamıştı. Bu komitenin kurucuları arasında bulunanlar:Muhammed Emin-Zaniyko Karabatır-İsmail Barakay-Baş Hasan Efendi-Ahmet Ali-İbrahim Ali ve Thugo Fuat Paşa….Bu komite de BRAKAY İsmail Bey Ubih temsilcisi olarak gösterilmiş ise de bu kişi Ubih değil bir Abazadır.

Abaza Atasözleri üzerinde çalışmalarım devam ederken Mart 1968 içinde  Abgımba Ardeşen Kobaş ile Av.Hakkı Kurmel”in yazıhanesinde tanıştık..Ben bildiklerimi  Ardeşen”e o,ise ailesini ve durumunu bana anlattı.Tanıştığımız günden itibaren her gün Ardeşen ile bir araya gelip Alfabe konusunda çalışmaya başladık.Ardeşen kısa zamanda Apsuwaca alfabeyi öğrendi metinleri benden daha güzel tercüme etmeye başladı.Aradan çok geçmeden Papapha Mahinur ile tanıştık. Mahinur da kısa  zamanda alfabeyi öğrendi  ve üçlü bir çalışma grubu oluşturduk. Abaza Atasözlerini kısa zamanda tercüme edip Ankara da İzzet Aydemir tarafından yayınlanan KAFKASYA  dergisine göndermeye başladık.Atasözle-rinin tamamı dergide yayınlandı.Onunla kalmadık Mihail Lakrbanın öykü kitabındaki başta  MİSAFİR olmak üzere öykülerini tercüme edip dergiye gönderdik ve dergide bu çalışmalarımızın hepisi yayınlandı.Bir kısmı da kitap haline getirildi.Bir gün üçümüz Ömer Amca”nın evine gittik.Ömer Amca ya Mahinur ve Ardeşen”i tanıttım.Yaptığımız çalışmaları kendisine anlattığımızda nerdeyse sevincinden ağlayacak hale gelmişti.Bundan sorasını Papapha Mahahinur ve Abgımba Ardeşen yazsın ve anlatsın.Üçlü grubun çalışması alfabe ve tercüme ile kalmadı.Hayatta olan ünlü Apsuwaları tesbit edip bizzat evlerine giderek bilgi ve resimlerini alarak biyografi yazıp dergiye gönderdik.

Mayıs 1968 tarihinde ünlü dil bilimci Corc Dumazil benimle Abaza çalışmak islediğini bildirmek üzere rahmetli Ünal Nartok ile Av.Hakkı Kurmel”in yazıhanesine geldi. Ben öneriyi kabul ettim ve Dumazil ile çalışmaya başladık.Dumazil bana şöyle bir olay yada öykü yada fıkra anlat diyordu bende bildiklerimi anlatıyor o da not tutuyordu.Çalışmalarım devam ederken Rusça ve Abazaca bir sözlük verdi.Bu sözlükte  Abaza (Aşuwa ) alfabesi vardı.Tam benim bildiğim ve konuştuğum dil alfabesi.Bu alfabeyi kısa zamanda öğrendim.Hem okumasını ve hem de yazmasını.Bir gün Dumazil ile birlikte

Ömer Amca “nın ziyaretine gittik.Dumazil onu aşkın dili ve bu arada Türkçe yide mükemmel

bilen ve konuşan bir kişiydi.Ömer Amca ile Dumazil iki saatti aşkın bir süre konuştular Konuşmalar bittikten sonra Ömer Amca ya Aşuwa alfabesini öğrendim okuyup yazabiliyorum.Yazabileceğim bir kişi varsa söyle yazayım dedim.Ömer Amca : “Aşuwa beni İyi dinle ben sana bir kişi adı vereceğim ona yaz ama başına dert açarsın takdir sana ait” dedi Ömer Amca ne olursa olsun yazacağım dedim. Ömer Amca O zaman bana şöyle yazacaksın Dedi.” CIR HAMİT KOMİNİZM ALAŞARA DİREKTÖRÜ. SSCB.Yalnız Alaşaranın önüne K.Alaşara diye yaz biliyorsun Komünizm kelimesi yaşadığımız ülkede tehlikeli bir kelime .Sana bir gün  mutlaka bir cevap gelir..

Ömer Amcanın dediği gerçek oldu Cır Hamit  bir mektupla birlikte kendi Eseri olan Yeni Deniz adlı kitabı ile birlikte Abazaca-Rusça Sözlük ve birde Çktu Miail”in bir Şiir kitabını gönderdi.Dünyalar benim oldu.YENİ DENİZ adlı öykü kitabını kısa zamanda  Ardeşen-Mahinur ve ben  tercüme edip Kafkasya dergisine gönderdik.Yeni Deniz dergide yayınlandı…Cır Hamit ile yazışmamız ve gönderdiği kitaplar sonucunda SAKINCALI PİYADE oldum.Yıllarca adım adım takip edildim.Bu konuyu Ardeşen ve Mahinur gayet iyi bilirler zira takiplere şahit oldular.Takip edenler nezdinde sanki ben bir casustum.Asla,ben sadece kültür alışverişi için yazıyordum.Hiç yılmadım yine yazdım.Sadece

Cır Hamit”e  değil onlarca insanla mektuplaştım

Ömer Amca bir derya ve ileri görüşlü bir kişiydi.Bir gün dernekte bir konuşma yaptı ve şöyle dedi:”Beyler ,özellikle gençler size sesleniyorum.Sovyetler Birliği mutlaka bir gün çökecek ve dağılacaktır bundan şüpheniz olmasın.Çökme ve dağılma  sonunda Kafkasya da yaşayan kardeşlerimiz bağımsızlığa kavuşacaktır ve daha hür olacaklardır.Kafkasya da yaşayan kardeşlerimizle şimdiden irtibat kurmamız hem onlar yönünden ve hemde  bizim için yararlı  olacaktır…Ömer Amcanın dedikleri ve öngörüleri aynen gerçekleşti.Örneğin ABHAZYA BAĞIMSIZLIĞINA kavuştu.Sırada  diğer Kafkas Özerk Cumhuriyetleri…

Ömer Amca dan bir anı daha anlatayım.1970 yıllarında bir grup KAFKAS kökenli genç.KAMÇI  diye bir dergi yayınlamıştı.Bu dergide Anavatana geri Dönüş diye bir konu vardı.Bu konu için değerli kardeşimiz Ord.Prof Fikri Duman (bu unvan bizim içindir. Yoksa Fikri Duman”ın böyle bir unvanı yoktur) anlı şanlı bir çok hemşerimizle görüşme yapar hiç kimse görüş bildirmez .Ancak ,Ömer Amca görüş bildirmiştir.Yukarıdaki bilgileri doğrultusunda Anavatana geri dönmenin bir zorunluluk olduğunu belirtmiştir.

Sevgili hemşerilerim,değerli kardeşlerim,Ömer Amca,anlatılmakla  bitmez, Ömer Amca, denizdi derya idi,bilgi deposuydu.Bilgi küpüydü.Ömer Amca hayatta iken kıymetini ve değerini bilen doğduğu yer insanları ve özellikle gençleri bilmedi.İnşallah bundan sonra Adapazarı ve Düzce  de yaşayan genç kardeşlerimiz gerekli araştırma ve inceleme yapıp Ömer Amca”nın değerini anlarlar.

Değerli Okuyucular,Ömer Amca hakkında bu kadar yazdıktan sonra birde Ömer Amca”nın kendi biyografisini kendi kaleminden  aktarayım.Böylece konuyu sonuçlandırayım.

                            "BEN ÖMER BEYGUA"

"BABAM"

"Baba soyum Beygua’dır. 'Dargın bey' anlamındadır. Aslında Osmanlı Imparatorluğu zayıflayıp Rusların güneye, Kafkasya'ya ilerlemeye başladıkları zaman, Kafkasya'da birçok şef veya halk büyüklerini elde edip Osmanlılar aleyhine ayartıyorlardı. Abhazya'da da Beygua Mamagul'u elde etmişlerdi. Abhazya beyliği Osmanlılara bağlı ve sadık idi. Mamagul Osmanlılara sadakatte direnen beylik sarayına 12 silahlı Beygua delikanlısı ile baskın yaparak darbe yapmaya kalkışır. Atik davranan koruyucular karşısında darbeyi başaramayınca koruyuculardan birini öldürerek çekilmek zorunda kalır. Takibata uğrar. O zamanki Batum Valisi Abhaz Açaçba Şirvan'ın da yardımıyla yakalanan Mamagul hapsedilir. Bir müddet sonra kaçarak -veya Affolunarak - hapisten çıkar ve evlenir.

Şermet ve Sabatay isminde iki oğlu dünyaya gelir. Şermet'in oğlu Mac Dedem Beygua Hasan'ın babasıdır. Mamagul'un baskın arkadaşları da yakalanamayarak kaçmıştır. Bazıları Magrelya'ya; bazıları da Kuzey Kafkasya'ya(Kabardiya'ya) gider. Her iki grupta burada türerler. Magrelya ve Kabardiya o zaman Rusya sempatizanı idiler. Her iki memleketteki Beygualar, çok sonraları, Abhazya'da kalan Beyguaları ziyaret etmeye başlarlar. Kabardiya'dakiler hala da Beygua soyadını bırakmamışlardır.

Yine Türkiye'deki Kabartay Beygualar Abhaz Beygualar'ı ziyaret etmektedirler. İlk hatıra gelenleri Anadolu'da, Yıldızeli Ilçesi'ne bağlı Kiremitli Köyü'nde olanlardır. Kabardiye Beygualar'ından biri Çar Sarayı'nca himaye edilerek saraya alınmış, kızı ile Çar Müthiş Ivan evlenmiş idi. Sarayda yetişen bu Beygua torunları son tarihlerde 'Beygo Çerkeska' ismiyle yazılara geçmişlerdir.

Yukarıda adı geçen dedem Beygua Hasan 1878'de Türkiye göçürülenler içersinde en paralı olan idi. Düzce'nin Efteni Hacı Süleymanbey Köyü'nde yerleşerek kendine bağlı 14 aileyi etrafında toplayarak Akhukun (Ahukun) Mahallesi'ni kurmuştur. O muhacirler içinde iki katlı badanalı ilk konağı kurabilen O'dur. Konağı hayal meyal ben de hatırlarım. O zamanki Bolu mutasarrıfı(Valisi) Işkodralı Ali Kemal'in dedemin arada bir ziyaretine gelen dostu olduğunu halk anlatmaktadır. Gerçekten de babamı -annesi ölüp eve üvey ana gelince- Ali Kemal alarak Bolu'ya götürmüş ve O'na Zeynül Abidin Efendi isminde bir hoca tutarak klasik okul metodu ile babama okur yazarlık ile hesap ve basit ölçü bilimleri tahsil ettirmiş, bir atelyeye göndererek marangozluk öğretmiştir. Saygıyla andığımız bu Ali Kemal, Arnavutluğun ilk Devlet Reisi olan zattır. Babam o zamanki göçmenler içinde klasik okul metodu ile okuryazar olan tek kişi idi.

"ANNEM"

Annem Abhazlar'ın Şamı ailesinden olup Şamı Hüseyin'in kızı idi. Babam Annemle evlenince dedemin Azatlısı Abdullah -kendisine 'Beygua' denmeyip 'Beygualar'ın adamı' denilmesine üzülerek- evini bırakıp Haymana'ya göçtüğünden, boş kalan onun evine artık evli bulunan babam yerleşmiş ve ben orada 1317(M 1901) yılında dünyaya gelmişim. Dedemin Kafkasya'da tanıyarak sevdiği Osmanlı Kumandanı Ömer Paşa'nın adını da isim olarak takmışlar.

"..VE BEN"

Ilk okumayı Kur'an ve Islam dini bilgileri ile yaptım. Ilk yazıyı eski Arap harfleri ile oluşturulan Abhazca yazı ile öğrendim. Hocalarım Abhaz kızı Canıpha Hasibe ve kocası Abhazca da konuşan Şapsığ Raşit Efendi idiler. Halkımız hakkında bir çok gayeler taşıyan, o zamana göre aydın olan babam Bayram usta ile çok idealist Islam bilgileri hocası olup Abhazca yazı (alfabe) yapıp yaymaya da çalışan ve bir çok Abhazca ahlaki dörtlük şiirler de yazan Çkalapuva Şirin Efendi, halkımızı istedikleri yönde aydınlatamadıklarından yakınarak 'hiç olmazsa çocuklarımızı kurtaralım' diyerek Düzce Ilçesi'ne göçüp yerleştiler.

Ben orada ilkin Şapsığ Müderris Ismail Efendi'den Arabiyyat(Araboloji) okudum. Bir müddet sonra TBMM Hükümetince Düzce'de kurulan Resmi Medrese olan Medaris-i Ilmiyye'ye girdim. Beni 8 yıl arapça okuyanlar sınıfına aldılar. Medaris-i Ilmiyye kapandı. Açılan Idadi Mektebi'ne(Liseye) girdim. Bir müddet sonra o da kapandı, yerine ortaokul açıldı ise de o idadiye denginde değildi. Onu da bitirdim. Edirne Lisesi'ne gittim. Ancak paralı okuduğum ve parasının da bir müddet sonra çok yükseltilmesi karşısında liseyi bitirmeyerek ayrıldım. O zaman üniversiteye (darülfünuna) ve yüksek okullara imtihanla girilebildiğinden, geri kalan sınıfları hususi olarak okuyup yüksek okullar imtihanına girenlere katıldım. Sonunda Istanbul Darülfünun Konferans Salonu'nda, profesörler kurulu, imtihanları kazananları birer yüksek okula ayırdılar. Beni veteriner fakültesine verdiler. Ancak, ben orman mühendisliği tercihimde ısrar ettim ve o zamanki adıyla Yüksek Orman Mektebi'ne alındım. 1930 yılı Eylül'ünde birinci derecede başarılı olarak diploma aldım.

Okuduğum diller Arapça, Farsça, Fransızca ve Almancadır. Özel olarak biraz Rusça'da okudum. Bütün mekteplerdeki hayatımda dilci olarak bilindim. Gerçektende hayatta en çok dilcilikle, filoloji ile uğraştım. Resmi olarak okuduğum yukarıda anılan dillerin kurallarını ve en ziyade Türkçe kuralları bildiğim ve Arapça ile Fransızca'da bazı mektuplaşmalar da yapmama rağmen ne onlarda ve ne de Almanca'da pratik bakımdan bilgim yetersizdir. Ancak, dilci sıfatıyla her dilin gramerine meraklı olduğumdan onların da kurallarını ve kısmen lügatlerini bilirim. Kütüphanemde Rusça, Ingilizce, Arnavutça, Bulgarca, Hırvatça, Gürcüce, Ermenice, Abhazca, Adigaca, Yunanca... Kitaplar bulabilirsiniz. Ve bunlar üzerinde araştırma yaparım.


Yayınlanmış yazılarım "Abhaz mitolojisi Anaçmı?", "Hz.Ibrahimle Awubla ve Kafkaslılar" adlı kitaplarım ile bazı dergilerde çıkan bilimsel veya şiir ile Kafkas konulu makalelerdir. Abhazya'daki Alaşara adlı bilim sanat dergisinde de zaman zaman Abhazca şiirlerim çıkmıştır.

Yayınlanacak yazılarım olarak "Yaradılıştan beri Abhazlar", "Varada" adlı 15 bin mısralı Abhazca şiirler, Abhazca Türkçe sözlük(Tahminen 200 bin kelimelik), "Yaradılıştan Bugüne Kadarki Abhazca Kelimeler ve Yabancı Dillere Yayılışları", "Abhazca'nın Grameri", v.s."

mı?"(Istanbul 1971), "Hz.Ibrahimle Awubla ve Kafkaslılar"(Istanbul 1975), "Kafkas Kaynaklarına Göre Ilk Yaratılışlar-Ilk Insanlık-Kafkas Gerçekleri"(2 Cilt, Istanbul 1985-86), "Astampıltıy Apsıva Bıjı"(Istanbul'daki Abhaz Sesi, Abhazca Şiirleri, Sohum 1992), "Kafkas Aahları"(Türkçe Şiirler, Istanbul 1992), "Abhaz Tarihinin Iskeleti"(Istanbul 1993)."

Bu resim 1969 yılında İstanbul Kafkas Kültür Deneğinin önünde çekilmiştir. Ömer Amca ikinci sırada ayakta duranlardan soldan dördüncü kişi Ben oturanlardan sağdan ikinci kişi

 

Bu resim 10.Mayıs 1970 yılında İstanbul Kafkas Kültür Derneğinde çekilmiştir. Sol başta Abgımba Ardeşen Kobaş Ortada Ömer Amca,Arkada Axba Eran Sağ baştaki Kopsirgen Orhan Küçük kız..Rahmetlik Yasin Çelikkıran'ın kızı.

 

Alttaki Resim Ekim 2014 tarihinde Sohumda Ömer Amca nın büstü yanında çekilmiştirSol başka Kopsirgen Orhan    Sağ başta Eşref Abaza (Xırıps)         



Bu yazı 2397 defa okunmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YUKARI