bursa escort bayan

Altıparmak Escort Eve Gelen Escort Gemlik Escort Görükle Escort İnegöl Escort Karacabey Escort Kumla Escort Masöz Escort Mudanya Escort Nilüfer Escort Osmangazi Escort Otele Gelen Escort Rus Escort Sınırsız Escort Travesti Escort Ukraynalı Bayan Escort Yıldırım Escort
altıparmak escort çarşamba escort eve gelen escort gemlik escort görükle escort gürsu escort heykel escort inegöl escort iznik escort karacabey escort kestel escort masöz escort mudanya escort mustafakemalpaşa escort nilüfer escort orhangazi escort osmangazi escort otele gelen escort rus escort sınırsız escort üniversiteli escort whatsapp escort yıldırım escort
adalar escort adana escort anadolu yakası escort ankara escort antalya escort arnavutköy escort ataşehir escort avcılar escort avrupa yakası escort aydın escort bağcılar escort bahçelievler escort bakırköy escort balıkesir escort başakşehir escort bayrampaşa escort beşiktaş escort beylikdüzü escort beyoğlu escort bodrum escort bursa escort büyükçekmece escort çanakkale escort çatalca escort diyarbakır escort düzce escort edirne escort elazığ escort esenler escort esenyurt escort eyüp escort fatih escort gaziantep escort gaziosmanpaşa escort güngören escort istanbul escort izmir escort kadıköy escort kağıthane escort kartal escort kocaeli escort konya escort küçükçekmece escort kuşadası escort malatya escort maltepe escort marmaris escort mersin escort muğla escort pendik escort rus escort sakarya escort sancaktepe escort sarıyer escort şile escort silivri escort şişli escort sultanbeyli escort tuzla escort ümraniye escort üsküdar escort yalova escort
Bugun...


Editör'den

facebook-paylas
DAAK KONGRE SÜRECİ (CEMALETTİN ÜMİT'E MEKTUP)
Tarih: 11-05-2018 12:55:00 Güncelleme: 18-05-2018 08:04:00


Daha önce yayımladığım bu yazı "server"lerde meydana gelen bir değişiklik nedeniyle yazımız kayıp olmuştu. Arşivimizde bulunmasını düşündüğümüz bu yazıyı yeniden siz takipçilerimizin bilgisine sunmak üzere bir kez daha yayımlıyoruz. 

 

 

SAYIN CEMALETTİN ÜMİT’E MEKTUP

                                                                                              (DAAK KONGRE SÜRECİ)

 

Saygıdeğer Cemalettin Amca;

                        Abhaz Postası adli sitede 30.12.2017 tarihinde yayınlanan yazınızı okudum. Hem de defalarca. Bazen üzüldüm. Bazen de inanamadım. Hatta bir ara “bu yazıyı Cemalettin Amca yazmamıştır” diye düşündüm. Ancak böyle bir yazıyı sizin gibi biri adına kimsenin yazamayacağını ve yazıda geçen bazı şeylerin başkası tarafından kaleme alınmasının mümkün olmadığını düşünerek sizin tarafınızdan kaleme alındığına inandım. Ayrıca Abhaz-FED’İN 2.Olağan Genel Kurulu Divan Başkanlığınızda, hala bazı çevrelerde efsane olarak anlatılan taraflı tutumunuzu düşününce, babam Yahya KUDBA’ nın söylediği bir şey aklıma geldi. “Allah ömür verdiyse herkes yaşlanabilir. (tahmada olabilir.) Ancak “ayhabı” olmak başka şeydir. Ayhabı’lık herkesi kucaklamayı, genci de, yaşlıyı da dinlemeyi ve onları bölmeyi değil birleştirmeyi gerektirir.”     

                        Bu yazınızla da, konunun sizin tarafınızdan, yani ayhabı olarak değil taraf olarak nasıl göründüğünü öğrendik. Biz az çok biliyorduk da böylece kamuoyu da öğrenmiş oldu.

 

                        Şimdi bir de bizim tarafımızdan nasıl göründüğünü öğrenmek ister misiniz?

 

                        Öncelikle belirteyim ki, sizin tabirinizle ben de “atanan delegelerden” biriyim. Hatta o delegeleri “atayan !” 5 kişilik komisyonun bir üyesiyim.

                        Yazınızdan anladığım kadarıyla sanırım eksik bilgi sahibi olduğunuzdan olsa gerek, bazı konularda hem sizi, hem de kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla bazı konulara açıklama getirme gereği hissettim.

 

OLAYIN GELİŞİMİ

                        2015 yılı Ağustos ayı civarında Bölgemizde yaşayan ve kamuoyunun gayet iyi tanıdığı biri vasıtasıyla bir davet aldım. Bu davette, Düzce’de Pelemir Otelde Dünya Abhaz-Abazin Halk Kongresi ile ilgili bir toplantı yapılacağı, Sizin milli muhalif olarak adlandırdığınız,  ancak SIFATI bu kongrenin GENEL SEKRETERİ olan GENNADY ALAMİYA’NIN da bu toplantıya katılacağı belirtilmekteydi.

                         2012 yılında yapılmaya çalışılan, ancak yapılamayan kongrede de hasbelkader delege olduğumdan bu davete icabet ettim. Hatta Kocaeli bölgesinden başka arkadaşlarım da davetliydi. Ancak mazeretleri nedeniyle bu toplantıya iştirak edemediler ve özürlerini benim vasıtamla ilettiler.

                        Pelemir Otel’de 30.08.2015 tarihinde yapılan bu toplantıda Türkiye’nin çeşitli illerinden 80 civarında hemşerimiz bulunmaktaydı. Yaklaşık 6 saat kadar süren ve çeşitli görüşlerin ortaya konulduğu bu toplantının sonucunda;

                        Dünya Abhaz-Abazin Kongre’sinin bir halk kongresi olduğu, bu kongrenin Abhaz-Abazin halkının yaşadığı tüm ülkelerde, o ülkelerin yasalarına göre kurulmuş, bazı yasal sınırlamaları olan kurum ve kuruluşlara, bulundukları ülkelerde zarar verilmemesi gerektiği, bu nedenlerde hiçbir kurumun sıkıntıya sokulmaması gerektiğine çoğunlukla karar verildi. Seçilecek delegelerin ise bağımsız bir komisyon tarafından ve halkın içinden seçilmesi karara bağlandı.

                        Öncelikle 9 kişi olarak düşünülen komisyon, toplanma zorlukları da dikkate alınarak 5 kişiye düşürüldü ve katılanlar bu 5 kişilik komisyona beni de layık gördüler. Hatta komisyonun daha da bağımsız hareket edebilmesi adına, sizinle beraber Kongre yönetim kurulu üyesi olan Sayın İlhan Kıymet ve Sayın Bediz Tantekin bu komisyonda görev almadılar. 

                        Bu komisyonda görev alanlar, Recep Yılmaz AGIRBA (avukat-1994-2003 arasında DAAK asbaşkanı) Atilla Canay Çanba (İş adamı-Bölgemizde tüm kesimler tarafından tanınan ve saygı duyulan bir kişi) Cumhur Bal BALBA (Eğitimci-KAFFED Kurucusu-KAFFED de 2 dönem Genel Sekreter) Nesrin Şener (Avukat-Bursa’da Kafkasya ve Abhazya ile ilgili birçok derneğin kurucusu, yöneticisi. Abhaz-FED ilk yönetim kurulunun da üyesi) ve ben İbrahim Tavan KUDBA (Avukat-Kocaeli Kafkas Kültür Derneği onur kurulu üyesi, Kocaeli Dostluk Kulübü 2. Başkanı)

                        Gördüğünüz üzere bizler pek de öyle nereden çıktı bunlar diyebileceğiniz birileri değiliz.

                        Komisyon üyeleri, yaptığı toplantılarla delegelerin belirlenme şekli, illere dağılımı gibi konularda kararlar almıştır.

                        Bu kararların ardında bölgeme döndüm ve birçok büyüyüm ile görüşerek İzmit’te toplumun saygı duyduğu, cemiyetin her zaman hizmetinde ve içinde bulunan 50 kadar kişiyi bu toplantıya davet ettim. Toplantıya davet ettiğim kişiler arasında Kocaeli Kafkas Kültür Derneği Başkanı ve Kocaeli Abhaz Derneği başkanı da bulunmaktaydı. Her iki başkan da, başkanlık sıfatlarının ötesinde, yukarıda belirttiğim sıfatları haiz kimseler olarak davet edildiler. Bu toplantıya davet ettiğim kişilerden 35 kişi toplantıya iştirak etti. 4-5 kişi özel mazeretlerini ileterek toplantıya iştirak edemeyeceğini bildirdi. 10 kadar kişi ise sanırım Abhaz-Fed’ in iştirak edilmeyecek kararı nedeniyle toplantıya iştirak etmedi.

                        Yapılan toplantı, tamamen “apsuva ayzara” usullerine göre devam etti. Herhangi bir divan oluşturulmadı. Öncelikle tarafımdan ve Sayın Alamiya tarafından toplantının amacı konusunda bilgilendirildikten sonra, toplantıya katılanlar geleneklerimize göre kendi adetlerimizin bilinci ile kendini görevli hissedenler bu toplantıyı idare ettiler. Herhangi bir seçim yapılmadı. Toplantıya katılanlar kişilerin durumlarına göre yapılan değerlendirmeler sonucunda ben hariç, Kocaeli’ne düşen 3 delegelik için belirleme yapıldı ve oradaki topluluk belirlenen 3 kişiyi Dünya Abhaz-Abazin Birliği Kongresinde delege olarak görevlendirdi. Sizin atama dediğiniz delege belirlenmesi aynen bu şekilde oldu. Gerçekten bu delegeler orada toplanan kişiler tarafından oybirliği ile atandı. Yani bizim usullerimize göre toplanan halk temsilcileri 3 kişiye Kocaeli’ni temsil etmek üzere görev verdi. Benim ise, bu işi organize eden kişi olarak zaten görevli olduğum ve göreve devam etmem gerektiği kararlaştırıldı.

                        Yakın iller olan İstanbul’da ve Adapazarı’nda yapılan benzer toplantılara da Gennady Alamiya ile birlikte katıldım. Buralarda da delege belirlemeleri benzer şekillerde yapıldı.

                        2015 yılı Aralık ayında yapılacak kongreye gitmek üzere tüm delegeler hazırlanmış, uçak biletleri alınmış ve yol hazırlıkları yapılırken Türkiye ile Rusya arasında çıkan uçak krizi nedeniyle kongre ertelenmiştir. Bu erteleme üzerine delege arkadaşlarımız biletlerini iptal ettirmiş ve bu iptaller esnasında zarar görmüştür.

                        Gerek delege seçimleri esnasında ve gerekse iptale kadar geçen süre içinde bazı hemşerilerimiz, bu delegasyonun Abhazya’ya gidememesi için de büyük çaba sarf etmiştir. Gözümle veya kulağımla şahit olmadığım için, sizin de bu engelleme çabaları içinde olup olmadığınız konusunda herhangi bir hüküm sahibi olmam mümkün değildir. Ancak yazınızdan sonra sizin de bu engellemelerde iştirakiniz olduğu intibaı tarafımda hâsıl olmuştur.

                        2017 yılı Ekim ayında gelen bir yazı ile ertelenen kongrenin, 2015 tarihinde seçilen ve biletleri yanan delegeler bakımından hak kaybı olmaması için, eski seçilen delegelerle, 6-10 Aralık 2017 tarihinde yapılacağı bildirilmiştir. Yazıda; mazeretleri nedeniyle gelemeyecek olan delegelerin yerine yedeklerden dileyenlerin yazılabileceği veya yeni seçim yapılabileceği, bu şekilde tamamlanacak delegelerle kongrenin yapılacağı belirtilmiştir.

                        Bu yazı üzerine, 5 kişilik komisyonumuz yaptığı değerlendirmeler ile mazeretleri nedeniyle gelemeyecek az bir delegenin yerine bölgelerince yeni isimlerin seçilmesi sağlanmış, sayı tamamlanmış ve yola çıkmak için hazırlanılmıştır.

                        Dikkat ederseniz bu iki yıllık süre içinde sizin veya Abhaz-Fed ’in belirlediği herhangi bir delege grubu bulunmamaktadır.

                        Kongre için yola çıkılmadan kısa bir süre önce Türkiye’ye gelen Vadim Haraziya, sizin ve Abhaz Federasyonunun Cumhurbaşkanı Sayın Raul Hacımba’ya mektup yazdığı, bu mektuplar nedeniyle Cumhurbaşkanı’nın zor durumda kaldığını, sizleri de ayrı bir grup ve misafir olarak kongreye davet ettiğini komisyonumuza bildirmiştir.

                        Sizin yönetim kurulu üyesi olarak zaten kongrede bulunma hakkı ve hatta göreviniz olduğu malumunuzdur. Ancak yazılan mektupta, özel olarak davet edilmediğiniz takdirde kongreye iştirak etmeyeceğiniz intibaı verildiğinden sizin de ayrıca davet edildiğiniz Sayın Haraziya tarafından bildirildi. Ayrıca Cumhurbaşkanı’nın gönderdiği yazı, tüm dünyadaki Abhaz ve Abazin halkına bir davet mektubuydu. Yeniden bir delege tespiti vs. den söz edilmiyordu.

                        Bu aşamadan sonra, her nasıl olduysa kongreye bir haftalık bir süre kala, her nasıl belirlendi ise, bizimle birlikte kongreye Türkiye’den bir delege grubunun daha katılacağını öğrendik.

                        6.12.2017 tarihinde Abhazya’ya vardığımızda, aynı gün saat 17,00 de Sayın Cumhurbaşkanı, iki gruptan 7’şer kişi ile birlikte bir toplantı yaptı. Sayın Hacimba bu toplantıda birlik içinde olmamız gerektiği, Abhazya’nın en çok bu dönemde birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğunu belirtti. Makama ve kişiye saygımız olduğundan bu aşamada sesimizi çıkarmadık.

                        Bu şekilde gelişen olaylar sonucunda 7 Aralık 2017 tarihinde kongre başladı.

 

 

KONRE SÜRECİ

                        Bilmeyenler için belirtmekte faydası olduğu kanaatinde olduğum bir konu da. Abhazya’da, belki de o yörede değişik bir kongre tarzının bulunmasıdır. Bizdeki kongrelerde ayrı bir divan heyeti oluşturulurken bu kongrede divan heyeti Kongre Başkanı, Kongre Genel Sekreteri ve başkan yardımcısından oluştu. Demek ki bu bölgede böyle bir kongre tarzı varmış. Bu nedenle Divan Başkanı olarak Sayın Taraş Şamba görev yaptı. Kongre’nin sunum ve idaresi ise bir süre Genel Sekreter Gennady Alamia, daha sonra ise diğer asbaşkan tarafından yapıldı.

                        Bu şekilde başlayan kongrede ilk gün Cumhurbaşkanının, ülkelerden gelen grup temsilcilerinin ve divan tarafından gerek görülen bazı misafir ve delegelerin konuşmaları ile tamamlandı.

                        Akşam ise gurup delegelerimiz ile toplantı halinde iken, seçime tek başkan adayı olan Sayın Musa H. Ekzekov’un her iki delege grubundan 3’er kişi ile birlikte bir toplantı istediği bilgisi gelince, toplantı halinde olan delege grubumuz yapılan görüşmeler sonucunda Sayın Recep Agırba, Sayın Erşan Ayıgba ve beni görevlendirdi.

                        Gittiğimiz toplantıda Abhaz-Fed grubundan da Sayın Atanur Aksoy ile birlikte birkaç arkadaşımız da bulunmaktaydı. Sayın Musa Ekzekov, yaptığı açıklamalarda projelerinden, yapmak istediklerinden, kongrenin bu güne kadar herhangi bir işlevi olmayan bir kurum haline geldiğinden, işlevselliğinin artırılması gerektiğinden uzun uzun söz etti. Bu arada belirtmek gerekirse tüm tercüme işleri İnar Gitsba tarafından yapıldı. Sayın Musa Ekzekov, tüzüğün yeterli olmadığını, yeni hazırlanan tüzüğün de eksik olduğunu, bu nedenle tüzüğü kabul etmediğini, kendi uzmanları ile yeni bir tüzük hazırlamak istediğini de dile getirdi. 

                        Bu toplantı da genel sekreterlik için hiçbir isim konuşulmadı. Yeni başkan adayı her iki gruptan ikişer temsilci verilmesi talebinde bulundu.

                        Ertesi günü Genel Kurulun sabah bölümünde gündeme göre öncelikle yeni tüzüğün görüşülmesi gerekirken, tüzük ile ilgili görüşmelerin seçimlerden sonraya bırakılması ile ilgili kulisler yapıldı ve bu şekilde karar verildi. Sonra da Sayın Musa Ekzekov oybirliği ile yeni başkan seçildi.

                        Yukarıda, bu bölümün girişinde de belirttiğim gibi, oradaki kongre düzeni gereğince kongre ve divan başkanı yerini terk etti ve yeni başkan Musa Ekzekov divan başkanı olarak görev yapmaya başladı.

                        Aradan sonra, halen divanda olan genel sekreter Sayın Alamia, yaptığı bir konuşma ile kendi yerine Soner Goguva’yı aday gösterdi. Ardından da yeni başkan Musa Ekzokov “biz Karaçay-Çerkesk ve Türkiye delegeleri ile (yani sizin yasal olmayan grubunuzu kast ederek) anlaştık” dedi ve İnar Gitsba’yı aday gösterdi. Yeni Başkan tarafından İnar Gitsba’nın aday gösterilmesi üzerine söz alan Soner Goguva ise, kendisinin devlet ricali tarafından yapılan değerlendirme ve teklif ile aday gösterildiğini, başka bir aday varsa herhangi bir oylamaya girmek istemediğini belirterek aday olmadığını bildirdi.

                        Kongre sürecini siz de gayet iyi bilmektesiniz. Ancak kamuoyu bu konuda yeterince bilgi sahibi olmadığından biraz ayrıntılı olarak anlatma ihtiyacı hissettim.

                        Kongre öncesi 2 yıllık süreçte yaşananlar, kongreye yasal olmayan bir şekilde katılan delegeler, kongre sürecindeki olaylar ve delege grubumuzun devamlı olarak “aman sorun çıkarmayın” telkinleri ile bastırılması, Soner Goguva’nın adaylıktan çekilmesi, İnar Gitsba’nın yeni başkan tarafından aday gösterilmesi ile bardak taşmıştır. Olay, delege grubumuz tarafımızdan daha net olarak anlaşılmış ve oyun başladıktan sonra değiştirilen kurallarla oynanan böyle bir oyuna daha fazla alet olmak istemeyen delegelerimiz salonu terk etme yolunu seçmiştir.  Yani sahneden çekilmiştir. Çünkü sahnenin işgal edildiği net olarak anlaşılmıştır.

                        Ben de salonu terk ettikten sonra, kongredeki oyun hakkında daha net bilgi sahibi olabilmek ve 5 kişilik komisyonun bir üyesi olarak daha sonra kamuoyunu ve delegelerimizi aydınlatabilmek adına salona döndüm.

                        Bu arada salonda İnar Gitsba’nın Genel Sekreterliğinin oylamasına geçildi. Toplam 310 delegeden salonda kalan 153 delegenin evet oyuna karşılık içlerinde benim de olduğum 4 kişinin HAYIR oyu ile İnar Gitsba Genel Sekreter olarak hukuksuz bir şekilde seçildi. Çünkü kongre yeter sayısı 176 olmasına ve oylamaya katılan sayısının bu rakamın altına düşmesine rağmen seçimin yapılması hukuksuz olmuştur.

                        İnar Gitsba’ya neden hayır oyu verdiğimi daha sonra kendisine karşılaştığımız bir yerde anlattım. Oda teşekkür etti. Bu konu, yazının devamında DEĞERLENDİRME bölümünde ayrıntılı olarak anlatılacaktır. 

                        Genel Sekreter seçiminden sonra Türkiye’yi temsil edecek 4 üyenin seçimine geçildiğinde Sayın Atanur Aksoy bana gelerek bizim delege grubumuzdan 2 kişinin kim olacağını bana sordu. Çünkü salonda başka kimse kalmamıştı. Ben de, bizim delege grubunun sahneden çekildiğini, herhangi bir aday göstermeyeceğimizi söyledim. Bu şekilde Tüm Türkiye’deki Abazaları ve Aşuvaları temsil edebileceğini zanneden 4 kişi de sizin önderliğini yaptığınız delege grubundan seçildi.

                        Devam eden iki günde de bazı olaylar var. Ancak konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum. Sadece şunu belirtmek istiyorum. Durıpş köyündeki son veda yemeğinde Demografya Başkanı Beslan Dıbar’ın, sizin de çok hoşunuza gittiği kanaatinde olduğum ve kongreyi terk eden arkadaşlarımızı eleştirerek bu hareketin bizim değil gürcü geleneği olduğuna dair konuşmasına, ben cevap vermek üzere söz isteyecekken, Sayın Cumhurbaşkanı Raul Hacımba’nın nasıl bir cevap verdiğini, Dıbar’ı deyim yerindeyse azarladığını ve onunla aynı görüşte olmadığını belirttiğini hatırlayın diyerek kongre sürecini kapatmak istiyorum.

 

DEĞERLENDİRME

                        Bildiğim kadarıyla, Dünya Abhaz Abazin Halk Kongresi yönetiminde Türkiye’den 3 kişi bulunmaktadır. Yine benim bildiğim kadarıyla bu üç kişi de, (Siz, İlhan Kıymet Kuazba ve Bediz Tantekin Korsxeliya) başkan yardımcısısınız. Statü olarak aranızda herhangi bir fark bulunmamakla birlikte sadece yaşınız gereği diğer iki kişi sizin arkanızda kalmayı tercih ettiler. Bu da geleneklerimiz gereği bir saygıdan ileri gelmektedir. 2012 kongresi de zaten sizin ayrı bir liste yapmanızdan, DAAK’ın diğer iki yönetim kurulu üyesinin de ayrı bir liste yapmasından dolayı yapılamadı.

                        Sizin milli muhalif olarak adlandırdığınız Gennady Alamyia ise bu kongrenin seçilmiş Genel Sekreteridir. Protokol olarak baktığımızda da, kongreyi önce Başkan(Sayın Taras Şamba), sonra ise Genel Sekreter temsil eder. Ayrıca bu toplantıların yapılması için Sayın Gennady’ ye verilmiş yetki belgesi var.

                        Bizi toplayanlar;  kongrenin Genel Sekreteri, kongrenin Türkiye’yi temsil eden üç kurul üyesinden ikisi. Yani 4 kişiden üçü bu toplantıda varken sadece siz iştirak etmediniz.  Çünkü siz 3 kişinin değil, sadece benim dediğim olur yaklaşımı içinde oldunuz. Hatta bir önceki dönem, 2012 yılındaki kongre, yani o dönemdeki Cumhurbaşkanı Sayın Ankuab’ın sarayda hepimizi toplayıp fırça attığı kongre de bu yüzden yapılamamıştı. Çünkü yine sizin tek başınıza belirlediğiniz delegeler ve o dönemde DAAK yönetim kurulu üyesi olan diğer iki kişi tarafından seçilen delegeler olmak üzere yine iki delege grubu bulunmaktaydı.                 

                        Yukarıda da belirttiğim üzere Düzce Pelemir otelde yapılan toplantı sonucunda, uzun görüşmelerle bir komisyonun seçilmesi, bizim de bu komisyonda görev almamız, yaklaşık 35 yıllık bir avukat olarak hukuk kurallarına ve yine bunca yıldır cemiyet hayatının içinde biri olarak geleneksel kurallarımıza uygun bir prosedürde gerçekleştirildiğini açık olarak söyleyebilirim.

                        Ayrıca yerelde yapılan tüm toplantılara, Abhaz-FED’in yereldeki yöneticileri de davet edilmiştir. Bizim görevimiz herkesi davet etmektir. Davete icabet edip etmemek, davet edilenin kararıdır. Yani gizli saklı bir iş yapılmamış, herkes delege belirleme toplantılarına davet edilmiştir.

                        Burada belirtmek isterim ki, yine sizin milli muhalif olarak adlandırdığınız Gennady Alamiya, yukarıda da belirttiğim üzere 30.08.2015 tarihinde Pelemir otelde yapılan toplantıda kongre genel sekreteri olduğu gibi, bu görevi 07.12.2017 tarihine kadar, yani yerine yeni Genel Sekreter seçilinceye kadar da devam etmiştir. Ayrıca merhum kurucu Cumhurbaşkanımız Sayın Arzınba’nın sonuna kadar yanında olmuş, onun başkan yardımcılığını, Parlamento başkanlığı yapmış, savaştan sonra Abhazya Milli Marşını yazmış bir kişidir. Yani Abhazya’nın Mehmet Akif’idir. İsterseniz onu da Mısır’a veya Türkiye’ye sürgüne gönderttirelim.

                        Burada belirtmek istediğim bir konu da Abhazya Cumhuriyeti, Dünya Abhaz-Abazin Kongresi ve Abhaz Federasyonu ilişkileridir.

                        Türkiye’de, bildiğiniz gibi Abazaların örgütlendiği birçok dernek ve federasyon var. Bunlar arasında arzu etmememize rağmen bazı sorunlar da bulunmaktadır. Ancak bu yazı da bu konuya girmek istemiyorum. Buna rağmen Abhazya Cumhuriyeti yetkilileri, Abhaz Fed yetkililerini kırmamak için ne kadar hassas ise, Türkiye’de yaşayan ama Abhaz-Fed’e üye olmayan Abhaz-Abazinlerin, hatta Kafkasya kökenli tüm kardeşlerimizin de kırılmasından hassasiyetle kaçınmaktadır. Ve tümümüzü bir bütün olarak kucaklama arzusundadır. Yani onlar, Abhazya yönetimi sizin gibi bu kişilere “Abhaz-Fed’e şaşı bakanlar” diye gıcık olmuyorlar.

                        Dünya Abhaz-Abazin Kongresi ise tüm dünyadaki Abhaz-Abazin’lerin temsil edildiği bir halk kongresidir. Yani bir sivil toplum kuruluşudur. Devletten bağımsız bir kuruluştur. Sayın Arzınba’ nın da belirttiği üzere sadece Abhazya’daki halkın değil, tüm dünyadaki halkın temsil edilmesi gereken bu kurumdur. Bu nedenle sizin “sadece ben ve benim seçeceklerim”, veya “ancak Abhaz Federasyonu tarafından belirlenecek delegeler olacak” yaklaşımınız kanımca yanlış bir yaklaşımdır. Çünkü Türkiye’de Abhaz Federasyonuna üye olan Apsuva-Aşuva-Aşxarua’dan çok daha fazla Apsuva-Aşuva-Aşxarua bulunmaktadır. Hepsi federasyona üye olsa veya Abhaz-Fed’i desteklese zaten böyle bir sorun çıkmayacaktır. Ancak realite Türkiye’de yaşayanların çoğunun federasyona veya derneklere üye olmadığıdır.

                        Bu açıklamadan sonra konumuza dönersek, sizin önderliğini yaptığınız, her birine kişisel olarak saygı duyduğum, birçoğu ile şahsi dostluğum olan grup ise son iki hafta içinde Cumhurbaşkanına yazdığınız mektuplar, yaptığınız daimi girişimler neticesinde kendinizi zorla davet ettirdiğiniz ve bu girişimlerle oluşturulmuş yasal olmayan, kanımca delege dahi olmayan misafir bir gruptur.

                        Olayı bir de şöyle anlatayım isterseniz. Türkiye’de milletvekili seçimleri yapıldı diyelim. Siz de bu seçimleri protesto edip katılmadınız. Buna rağmen seçimler yapıldı ve İstanbul 2. Bölgeden de 80 milletvekili seçildi. Siz de bazı STK ları arkanıza alarak Cumhurbaşkanına mektup yazdınız. Sayın Cumhurbaşkanı da tamam sizde gelin dedi. Siz de parlamentonun açılış günü 80 arkadaşınızı alarak meclise gittiniz ve oturdunuz. Bu meclis ne kadar yasal olur, ne kadar doğru olur. Gerisini arzu ederseniz siz ve kamuoyu tahayyül etsin.

                        Saygıdeğer Cemalettin Amca;

                        Yazınızda bahsettiğiniz bir olay var. Yönetim Kurulu üyesi olan iki kişi ile kendine başkan diyen bir kişinin son kongre öncesinde sizi ziyaret ettiklerini belirtmektesiniz. Ben isim olarak belirteyim. Bizim de haberimiz olan bu ziyarette size gelenler İlhan Kuazba (Kongre Başkan yardımcısı), Bediz Korsxeliya (Kongre Başkan yardımcısı) ve Recep Agırba (sizin milli muhalif tarafından atanan başkan dediğiniz)

                        Recep Agırba konusunda da sanırım eksik bilgi sahibisiniz diyeceğim ama bu, eksik bilgiyi de aşan bir yaklaşımdır. Çünkü kendisi, 1994 yılından bu yana görev yaptığınız Kongre de 1994 yılından 2003 yılına kadar sizinle beraber Türkiye Başkan Yardımcılığı yapmıştı. Ayrıca bu abimiz, milli muhalif! Tarafından atanmış değildir. Pelemir Otel toplantısından sonra komisyona seçilen Recep Agırba (İstanbul), Atilla Canay (Sakarya ve ötesi) Cumhur Bal (Ankara ve orta Anadolu) Nesrin Aktaş (Bursa civarı) ve ben İbrahim Tavan (Kocaeli ve diğer bölgelere yardımcı) kişiler olarak kendi aramızda yaptığımız toplantıda başkan olarak seçildi. Bu toplantıda Gennady, Bediz Hanım veya İlhan Kuazba bulunmuyordu. Oluşan bir komisyonun kendi içinde bir başkan seçmesi kadar doğal bir şey yoktur. Hatta böyle yapılması tüm akademisyen ve uygulayıcıların tavsiyesi olduğu gibi geleneklerimizin de gerektirdiği bir durumdur. İki kişi dahi bir yere yürüyorsa biri “ayhabı” olur. Önce 5 kişinin, sonra da 50 kişinin bir “ayhabı” belirlemesinden doğal bir şey olamaz. Nihayetinde bu oluşum Abhaz federasyonu gibi yasal bir dernek veya kulüp olmayıp bir sivil inisiyatif grubudur. Kendi başkanını da kendi belirler.

                        Aslında Cemalettin Amca, bu görüşmede öyle bir fırsat kaçırdınız, öyle bir fırsat kaçırdınız ki Türkiye’deki Abhaz diasporasına 2. Abhaz-FED kongresindeki divan başkanlığınız gibi, bir kez daha yazık ettiniz. Bu kişiler size gelmişler, birlikte olalım demişler, hatta bildiğim kadarıyla Recep Başkan, sizin bu olayı ele almanız halinde 5 kişilik komisyonun hemen görevi size devredebileceğini de söylemiş. Bu ne büyük bir fırsattı. Bir “ayhabıya” yakışan (haddim olmayarak) bu aşamada tüm grupların temsilcilerini çağırmak, uzlaştırmak, ihtilafları halletmek olması gerekir. Gerekirse, bu aşamada, toplumuzdaki kanaat önderleri dahi sizin girişiminizle bir araya getirilerek tüm ihtilaflar halledilebilirdi. Çünkü biz büyüklerimizden böyle gördük. Apsuva usulü “avuıs bara” bu şekilde olur.

                        Siz ise bu yolu seçmektense, gelen arkadaşları hiç dinlemeden, değerlendirmeden her şey benim olacak yaklaşımı ile Türkiye diasporası için büyük bir fırsatın kaçmasına neden oldunuz. Bu nedenle tarihin sizi yargılayacağından korkarım. Keşke ben haksız olsam da tarih beni yargılasa.

 

                        Sayın Cemalettin Amca;

                        Size bir eleştirim de var. 1994 yılından beri Türkiye’deki Abhaz diasporasını kongrede temsil ettiğinizi söylemektesiniz. Türkiye’deki Abhaz köylerini bir dolaşın bakalım. 23 yıldan bu yana görev yaptığınızı belirttiğiniz bu kongreyi kaç kişi biliyor. 23 yıldan bu yana bu kongreyi halkımıza, ama dar bir çevredeki değil, tüm halkımıza anlatmak için ne yaptınız. İnanın biz delegelerimizi seçmek için yaptığımız toplantılarda öncelikle Dünya Abhaz- Abazin Halk Kongresinin ne olduğunu anlatmak için baya bir çaba sarf etmek zorunda kaldık. Bunun haricinde kongrenin asli görevleri için ne yaptınız. Ya çok şey yaptınız da biz bilmiyoruz. Bizi aydınlatmadınız. Ya da hiçbir şey yapmadınız. Her iki halde de büyük bir eksiklik olduğunu hissediyorum.

                        Diyorsunuz ki 1994 yılından beri görev yapıyorum. Bunun için Abhazya ve Türkiye’deki halkımız size müteşekkirdir. Ancak Abhazya’da bize ne dediler bilir misiniz. “Türkiye’de başka Apsuva yok mu. 25 yıldır ayni kişiler gelip gidiyor.” Bence bu da sizin “hep ben ve hep benim grubum” yaklaşımından kaynaklanıyor. Halbuki 2003 te diğer iki arkadaşınız (Agırba Recep Yılmaz ve Erol Kılıç Kutaliya) gibi siz de görevi devretmiş olsaydınız inanın bana tarihteki yeriniz çok daha saygın olacaktı.

                        Son olarak İnar GİTSBA’nın Genel Sekreterliğine neden karşı çıktığımızı da anlatmak isterim.

                        Malumunuz olduğu üzere savaştan bu yana Türkiye’de kısaca “VOVA” olarak bilinen Vladimir Ayuzdba görev yaptı. Yaşı ve tecrübesi ile Türkiye ile herhangi bir sorun çıkarmadan uzun yıllar görevine devam etti. Sizler 2012 deki yapılamayan kongre sonrasında, sarayda, Sayın Ankuab tarafından yapılan toplantıda Vova’yı o kadar eleştirdiniz ki en sonunda Sayın Ankuab “Vova benim temsilcimdir. Bakamıyorsanız söyleyin masraflarını da ben karşılarım” demek zorunda kaldı. Daha sonraki süreçte de Vova “yoruldum” diyerek görevden ayrıldı. Yerine ise tam Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında İnar Gitsba gönderildi. Bu kardeşimiz ise süreç içinde, gençliği ve tecrübesizliği nedeniyle hatalar yaptı veya Türkiye’yi, devleti, devletin yaklaşımlarını iyi bilmeyenler tarafından hatalar yaptırıldı. Sonucunda da Türkiye, İnar Gitsba’yı istenmeyen kişi ilan ederek ülkeyi terk etmesini istedi. Bu durum politik olarak “deport” işlemidir. Kongrede ise Türkiye’ye meydan okur gibi, genel sekreter seçildi. Her zaman söylendiği gibi en kalabalık diasporanın bulunduğu Türkiye’ye, Dünya Abhaz-Abazin Halk Kongresinin Genel Sekreteri gelmeyecek. Böyle bir seçime de Türkiye’den giden ve delege olduğu iddia edilen birileri önayak olacak. İşte bizler, arkadaşlarımız buna dahil olmamak için sahneyi terk ederek bir adım geri çekildi.

                        Sayın Cemalettin Amca;

                        Yazınızda bu olayı bir maç gibi, galibiyet ve mağlubiyet olarak değerlendirmişsiniz. Çok üzüldüm. Biz oraya kimseyi yenmek için gitmedik. Biz Abhazya için neler yapabiliriz diye düşünerek kongreye katıldık. Siz sanırım tüm delege grubumuzun ortak olarak hazırladığı ve Sayın Başkanımız Recep Agırba tarafından okunan bildiriyi dahi iyi dinlememişsiniz. Kongrenin geleceği için, yapılması gerekenler için en somut önerileri getiren bir bildiriydi. Yani açıkça altını çizerek tekrarlamam gerekiyor ki, tüm katılımcılar tarafından takdirle karşılanan emek verilmiş bir sunum olarak tüm katılımcılar tarafından başkanımız tebrikler almıştır. Oysaki siz olaya, bir maç gibi, bir siyasi partinin kongresindeki hizip gibi yaklaşmışsınız. Biz olaya hiç böyle yaklaşmadık. “apsuva nıkuaşara” da bunu gerektirir.

 

                        En son olarak belirtmeliyim ki, biz kaçmadık, yenilmedik. Sadece bir adım geri çekildik. Eğer siz anlayışınızı değiştirerek bir taraf olarak değil de, bir “APSUVA AYHABI” olarak davranabilir,  bizim gibi gençleri,  toplumuzdaki ayhabılarımızı, yazınızdaki gibi, tahsilli tahsilsiz diye ayırım yapmadan çağırırsanız, ben kendi şahsıma 5 adım ileri gelmeye, hatta Abhazya için, Türkiye’deki abaza ve aşuvalar için koşmaya bile hazırım.

                        Saygılarımla.

 

                                                                                              İBRAHİM TAVAN KUDBA

 



Bu yazı 8617 defa okunmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YUKARI