bursa escort bayan

Altıparmak Escort Eve Gelen Escort Gemlik Escort Görükle Escort İnegöl Escort Karacabey Escort Kumla Escort Masöz Escort Mudanya Escort Nilüfer Escort Osmangazi Escort Otele Gelen Escort Rus Escort Sınırsız Escort Travesti Escort Ukraynalı Bayan Escort Yıldırım Escort
altıparmak escort çarşamba escort eve gelen escort gemlik escort görükle escort gürsu escort heykel escort inegöl escort iznik escort karacabey escort kestel escort masöz escort mudanya escort mustafakemalpaşa escort nilüfer escort orhangazi escort osmangazi escort otele gelen escort rus escort sınırsız escort üniversiteli escort whatsapp escort yıldırım escort
adalar escort adana escort anadolu yakası escort ankara escort antalya escort arnavutköy escort ataşehir escort avcılar escort avrupa yakası escort aydın escort bağcılar escort bahçelievler escort bakırköy escort balıkesir escort başakşehir escort bayrampaşa escort beşiktaş escort beylikdüzü escort beyoğlu escort bodrum escort bursa escort büyükçekmece escort çanakkale escort çatalca escort diyarbakır escort düzce escort edirne escort elazığ escort esenler escort esenyurt escort eyüp escort fatih escort gaziantep escort gaziosmanpaşa escort güngören escort istanbul escort izmir escort kadıköy escort kağıthane escort kartal escort kocaeli escort konya escort küçükçekmece escort kuşadası escort malatya escort maltepe escort marmaris escort mersin escort muğla escort pendik escort rus escort sakarya escort sancaktepe escort sarıyer escort şile escort silivri escort şişli escort sultanbeyli escort tuzla escort ümraniye escort üsküdar escort yalova escort
Bugun...


LachishPha Filiz Saban

facebook-paylas
Kafkas Albanyası 2 A
Tarih: 05-08-2023 17:16:00 Güncelleme: 06-08-2023 10:13:00


Dashkurantsi Movzes  Aghuani Tarihi II.kitap

 

Bunu A ve B’ye böldüm arkadaşlar. B bölümü Hunların Konversiyonu hk. Buraya geldiğimizde “pagan,” adetler için alt başlık atıp, Abhaz, Adıge, Gürcü, Oset vb muhtelif kültler, pratikler hakkındakileri de yazıyorum. Movzes’den kalanı III.kitapta birleştireceğim

 

1.bölüm : Persia kralı Ormizd oğlu Shapuh*  topraklarında yaşayan her kavmi antikitedeki önem ve derecelerine göre kategorilendireceği bir ziyafet organize etmek istedi ve asillerine danıştıktan sonra (Armenianlara hitaben): “Partlar ve Pahlaviler hakkında iyi biliyorum ancak  ne atalarımdan, ne de tarih kitaplarından Armen hanedanı hakkında duymadım. Siz Armenia efendilerine iki seçenek sunuyorum. Ya bana antik kitaplardan soylarınızı ve sınıflarınızı ispatlayan belge getirin ve ben o zaman size aynı onurları tekrar bağışlayım  veya size ayrılan yüksek minder, onur, hane, toprak, su ve tüm malvarlıklarınızı Aryan asillerine vereyim ve sizi sürgün edeyim,” dedi.

 

*yazar Shapur değil Shapuh diyor

 

Büyük Armenia prensleri o zaman Agatangeghos(Agathangelos.Ö.332) tarihini getirdiler. Shapuh kitabın Pers diline tercüme edilmesini istedi ve kitapta atası Artashir hakkında okumaktan büyük mutluluk duydu ve kitaba büyük değer verdi. Kitaba göre Artashir’in 17 minderi (beylik) vardı. Shapuh da kraliyet masasını tarife göre düzenlemek istedi ve tarife göre herkese birer minder ayarladı.  Siwnik efendisi Andok kendisine 14.minderin verilmesine alınganlık yaptı. Derken Khazarların Choray geçidinden ülkemize girdiği haberi geldi. Shapuh Asorestan, Khorasan ve Atrpatakan’dan epeyce Pers yiğidi yanısıra Armenian, Georgian, Aghuan ve ayrıca Caucasus Dağı’nın 12 Vahşi kabilesinden kalabalık bir ordu topladı ve Khazarların üstüne yürüdü. Kalbi kırık Andoy da Shapuh’un ordusuna katılacakmış gibi 1.700 atlısı ile Ctesiphon’a gitti ve herkes onu onurla karşıladı ama o şafak sökerken adamları ile şehri yağmaladı ve taşıyabileceği kadar hazineyi alıp Baghaberd’e hareket etti. Bütün hayvan yemliklerini otlakları yaktırdı ve insanların yiyebileceği her şeyi ve alet edavatı kale içine koydurttu ve Siwnik halkına da evlerinizi ve ahırlarınızı yakın ve kaçın dedi. Kilisedeki kıymetlileri göz yaşları içinde Shaghat kilisesine götüren halk onları toprağa gömdü ve sonra her biri bir yana kaçtı. Bütün ülke çöle döndü ve hiç kimse (uzunca bir süre /25 sene boyunca )  Siwnic demeye cesaret edemedi.

 

Khazarlar ile savaştan dönen Shapuh Andok’un yarattığı hasarı görünce ordusuna “Siwnic’e gidin ve herkesi tutuklayın,” dedi. Atash-Xoday komutasındaki askerler geldiğinde burada yaşayan hiçbir şey kalmamıştı.  Derken Shaghat kilisesine geldiler ve  (kutsal emanetlerin saklı olduğu) çatısına tırmandılar ama sırada deprem oldu ve askerler kaçıştılar. Sonra Andok’un olduğu kaleyi (Baghaberd) kuşattılar ama kaleyi alamadılar. Andok ganimeti ile Bizans topraklarına kaçtı ve orada onurlandırıldı. Yıllar sonra oğlu Babik ata toprağı özlemi ile Persia’ya geldi ve kim olduğunu gizleyerek Pers ordusuna asker yazıldı. Pers olimpiyatlarındaki cesareti Shapuh’un ilgisini çekti;  O günlerde Honagur adlı  bir Hun Pers topraklarını yağmalamakta idi; Şapuh’a haber gönderip, düello istedi. O zaman Babik’i Şapuh gibi giydirdiler ve Babik düelloda Honagur’u yendi.* Şapuh Babik’e ata topraklarını geri verdi ve ayrıca soyunu da Bagratuni ve Mamikoneanlarla aynı dereceye getirdi (25 senelik aranın şimdi tamamlanması lazım.)

 

Diocletian ordusunda IV.Tridates varyantı. Babik sonra topraklarındaki inançsızları hristiyan yapar. Gor ve Gazan isimli iki varlıklı kardeşten Gor Xot köyüne ve Gazan da Shaghat bölgesine yerleşir. 20 sene sonra Yezdıgerd Şah olacak dediğine göre 340-370 aralığından bahsediyoruz. Yezdıgerd zamanında Romalılarda Arcadius imparator. 424’de topraklarındaki kiliseleri Roma’dan ayıran  Zerdüşt Sasaniler kendi kısımlarındaki   Kilise’yi ulusallaştırıp kendi bürokratlarını atamaya başlıyor.

 

2. bölüm  Yazdıgird (399-420) Aghuania ve Armenia  topraklarındaki hristiyanları Magi dinine dönmeye zorlar; Armenianlar imparator Theodosius’dan yardım ister ama o sırada Theodosius vefat etmiştir yeni imparator 451 Kalkedon kararlarını aldıracak olan dinsiz Marcian’dır (450-57) . Armenianlar umdukları yardımı alamazlar, ve kuvvetleri üçe bölünür. Birinci grup  Atrpatakan koruyucusu Nershapuh Rmbosean’a katılır. İkinci grup Armenian Vardan Mamikonean’a.

 

Vardan’ın ordusu Aghuania kiliselerini yıkmaya gelen Choghay marzpanı Mersebuxt’a saldırmak üzere İberia/Gürcistan hududundan geçer. Ancak askerlerinden Vasak karşı tarafa bilgi vermiştir.  Kur nehrini aşan

 

Mersebuxt İberia hududu karşısındaki Xaghxagh kasabasında pusu kurar. Neyse ki diğer Armenian kuvvetleri yardıma gelir, karşılıklı epeyce asker ölür,  Persler Lubnas nehri boyuncaki derin vadilere kaçmak zorunda kalır, kaçabilen Pers askerlerinden biri şahastan’a (başkent) ulaşıp olanları haber verir.  Armenianlar bu arada Aghuania’daki  Pers kalelerine de saldırır. Caucasus dağlarına çekilmiş Aghuania sakinleri Armenianların zaferlerini görünce onlara katılır ve birlikte Perslerin kontrol ettiği Hun geçitlerine ilerlerler ve onları öldürüp, geçidi Aghuan kralları soyundan Vardan’a emanet ederler.  Vardan anlaşma yapmak üzere Hun topraklarına gider. Hunlar da sonuçtan memnundur. Hem kendi yasalarına hem de hristiyan usullerine göre karşılıklı dayanışma ve saldırmazlık anlaşması yaparlar. 

 

3.bölüm : Byzantium imparatoru  Theodosius (408-450), Armenia kralı Vramshapuh, Persia kralı Yazdgird ve Aghuania kralı Esuaghen idi. O vakit Kutsal Ruh’un taşıyıcısı olarak Georgian ve Armenianlara harfleri veren saygı değer Mesrob patriğimiz Eremia ile kralımız Esvaghen’i ziyaret için Aghuania’ya geldi ve öğretileri memnuniyetle kabul edildi (361-440’ daki Mashtots Mesrop). Mesrop Siwnic’ten Siwnic piskoposu Anania’nın onayı ile tercüman Benjamin ve Vasak adlı bir genci de getirmişti. Mesrop Gargaratsik’in diline uygun alfabe üretti, kral sarayına rahipler atayıp öğrencisi Yovnatan’ı burada bırakarak Armenia’ya döndü. Oradan Bizans imparatoru Theodosius’a gitti ve başka öğrencilerle geri döndü. Gardman’da hala pagan bazı sektler vardı. Siwnic’den döndü ve Gardman prensi Xurs’a gitti ve buradaki eğriliği düzeltti, sonra talep üzerine Iberia bdeashx’ı Ashusha’ya gitti ve orada da benzer düzenlemeler yaptı. 

 

Efes’te 200 din adamı Nestorius’u aforoz etmişti (431); Yazdigird’in ilk senesinin Nawasard ayında aziz Sahak öldü, 6 ay sonra Mesrop öldü (440) ve aziz ile birlikte Vagharshapat’a (Eçmiadzin) defnedildi. Gardman beyi Hüsrev Armenia’ya gitti. Bu Hüsrev kral Shapuh’un masasında şarabı fazla kaçırıp bir kadına ölçüsüz davrandığında Şapuh onun zindana atılmasını emretmişti ama Hüsrev kılıcına sarılıp hızla oradan ayrıldı ve kimse de ona bir şey yapmadı.

 

4. bölümde Sasani hükümdarı 38 sene hüküm sürecekHüsrev’dir . Khazar saldırıları nedeniyle Choray’daki (Derbent yakınları) Aghuania patrikliği Partaw’a taşınmış ve Mets Iranc’dan Abas  (552-96) patriklik tahtına atanmıştır. Abas 44 sene görev yapar.  (alternatif kaynakta görev tarihi 552-75. I. Hüsrev kastetti galiba)

 

5. bölüm Abas Aghuania topraklarına atanmadan önce Dizapayt dağındaki Kataroy manastırı düşmanlar tarafından yakılmıştı (haritada işaretli yer). Bu manastırın hikayesi hakkında: 

 

Kral Vachahan günlerinde Amaras piskoposu Garnik, Maskutk (Dağıstan güneyi) kralı Sanesan’ın oğulları Daniel ve Eghia( Elisha/Eliseus)  3.870 kişi ile birlikte Aziz Grigoris’in öğrencisi olmuştu; kana susamış Sanesan Dizapayt dağına yerleşen bu insanların peşinden gitti ve Nawasard ayının dokuzunda hepsini kılıçtan geçirdi.

 

6.bölüm : Abas’ın ilk patriarchlık yılında değersiz Vehik (bölüm yazarının ismi-kendisinden 3.şahıs bahsediyor) elinde Haç tutan bir ermişi rüyasında gördü . Ermiş ona ismiyle hitap edince , Vehik kimsiniz diye sordu. Ermiş, adım Poghosik. Gel ve bu haça saygı göster, dedi ama Vehik haça yaklaşamadı. İki yıl geçti.  Vehik başka bir rüyada aziz Varos’u keşiş cübbesi içinde gördü.  Varos, “Artshak bölgesinde Kaghset kabilesinin yaşadığı Mxants toprağına şehit Stephen ve Theodosius’un, Varos, Mamas, Mar, Sargir , George, Cosmas ve Damian’ın ve ayrıca Kutsal Kırk’ın  kalıntılarını sakladık,” dedi. (Bunlar Kayseri, Sivas ve Jerusalem asıllı şehitler havariyatta.) Sonra başka bir adam göründü ve “ismim Basira,” dedi. Çarmıha gerilerek öldürüldüğünde kalıntıları kaybolmasın diye dua etmişti ve dolayısı ile bedeni sonsuz hayatı temsil ediyor idi. Vehik yedi sene boyunca dua edip, bu imgelerde şehitlerin ona ne demek istediğinin gerçek manasını merak etti. Sonra yine bu imgeleri gördü, şehitler bulunmak istiyordu. Vehik o zaman patriarch Abas’a gitti. Abas Tri piskoposu Daniel’i derhal keşfe gönderdi.  Rahip Boh ve katip Ezekiel ile Kaghset toprağına hareket eden Daniel burada Vehik ile buluştu. Momharek manastırından papaz Abas, rahip Markos, ve  Karmeghinay  çölündeki St.John manastırından rahip Tirit de  öğrenci ve yardımcıları ile birlikte gelmişti.  Önce dua ettiler ve sonra hep birlikte toprağı kazmaya başladılar.  Kazdıkça topraktan bir parfüm kokusu çıkmaya başladı (kutsal meşale) ve gizli hazine belirdi.  Daniel kalıntılardan birer parça alarak patrik Abas’a götürdü  ve anılarına festivaller organize edildi.

 

St.John manastırından birkaç tane var, Karmeghinay çölündekiyle  hangisi kastedildiğini bilmiyorum. Çölde olması gerektiği için orjinali Kudüs yakınlarında. Muş batısında var bir tane Tarön/Daron provinsi içinde, söğüt-söğütlü yer anlamında  Eghërti veya  Eghërtuddeniyormuş. Karakum çölüne yoranlar da var ama orada manastır var mı bilmiyorum. 

 

7 ve 8. Bölümlerde Armenia katoghikos Yovhannes (575-94) ile Aghuania katoghikosu Abas yazışır, Abas Aghuania ülkesindeki sapkınları sürgün eder. (551 veya 555 Dvin konsili ile Apostolik Armenia ve Albania Kalkedon’u reddediyor. Ancak salt Kalkedon anlamı çıkarmakta acele etmeden, yazışma içeriğine bakmak lazım kimlerin kastedildiği için. Homojenlik yok, fraksiyonlar var.)

 

Heraclios ile Hüsrev’in Savaşları ve Khazarlar

 

9.bölümBence kalem değişiyor. Yazarşimdi Kaghankatuk’lu Movzes anlamında Movzes Kaghankatuk’dur. Kıyasta Sebeos ve Lastivertsli Aristakes sık sık Danyal kitabından ama Movzes Matta’dan alıntı yapar. Savaşların Kafkas Albanyası tarafını sıra gözetmeden ve öyküleştirerek  “uzakta veya yakında dinlemek isteyenler için başka hikayelerim de var,”  girişi ile aktarır :

 

“Perslerin kralı Ormizd oğlu Hüsrev’in 35. Senesi, Mehekan ayı idi.”  

 

Şimdi II. Hüsrev zamanı; 621/2 senesindeyiz.

10.bölüm :  Hristiyan sever imparator Flavus Heraclius’un Perslerin (Akhamenid) Cyrus’u gibi Jerusalem’i esaretten kurtarması ve Perslerin büyük Hüsrev’ini yenip, onu  Augustus Evinden ve büyük Roma imparatorluğundan çıkartması ve Palestin’e tekrar sahip olması hakkında (627 veya 630).

 

Bizans imparatoru ile savaşın başladığını gören Hüsrev Batı komutanlığına gerçek adı  Xo-rean olan bir general atadı. Xo-rean’ın XO’su Xosrow’un  (Hüsrev) Xo’sundan gelir,  Hüsrev’den sonra gelen anlamındadır;  bu generale başka isimlerle de seslenirler : Rozmi-Ozan veya Sahr-varaz gibi. Bu isimleri savaşları ve zaferleri ile alakalı lakaplarıdır.  Xo-rean  614 senesinde Jerusalem kentini yaktı ve Hayat Veren Ağacı/haçı , cehennemi köleleştirme enstrümanı olan dünyanın ışığını  diğer kutsal emanetlerle birlikte ele geçirdi ve Doğu topraklarında hiç bilinmeyen çeşitli hayvanlar ve kuşlarla birlikte geri döndü. Ama bu zafer ona yetmedi ve karada ve denizde savaşa devam etti. Hüsrev Bizans topraklarında şehirler inşa etmeye ve içini Persia halkı ile doldurmaya başladı.

 

*Theophanes’e göreHeraclius sonra o canım hayvanların (devekuşları, gazeller, vb) hepsiyle askerlerine ziyafet çekiyor. eşşoğlueşşek @!.. kusura bakmayın ama ben başka zamandanım. Değerlerim farklı.

 

Hüsrev’in kurduğu şehirlerden biri mimari açıdan Bizans şehri gibi ama daha güzeli idi, insanlar ona Bizans Antioch’undan daha büyük dediler.  Hüsrev kurduğu diğer şehirlere de falandan filandan daha büyük adları vermeye devam etti. Gücü ile başı dönen Hüsrev yukarıda bir tanrı olduğunu unuttu.

 

Bizans imparatorluğu o vakitler zafiyet içerisinde idi. Heraclius sonra tüm orduları topladı ve kimse emir beklemesin, herkes savunsun dedi. Tahtı oğluna emanet ettikten sonra (611 veya 13 )Perslerin kurduğu şehirlerden veya onlarla çatışmaktan kaçınarak Deniz’i  aştı ve Egerian toprakları üstünden Armenia’ya ulaştı ve Araxes nehrini aşıp aniden Hüsrev’in önünde belirdi. 

.

*Ana metinde Deniz parantez içinde Karadeniz’dir. Heraclius bir çok nehirden geçiyor ama Karadeniz’i kullandığına dair işaret yok. Lazica üstünden Albania’ya gider birkaç kez, Lazica dedikleri belki Latica’dır. Javakheti’ye karşılık gelebilir.  Büyük olasılıkla Sebastia’dan (Theophanes)  veya Kayseri’den (Sebeos) ama sonuçta  karadan gidiyor veya  doğu Pontos’da  bir yerde bir karargahı daha var ama gene karadan gidiyor. Suyu aştığı rotaları güneyde ve güney istikametinde-nehirlerden. İskenderiye’den deniz yolu ile Constantinopl’e geliyor taht devralmak için. Sebeos ve Theophanes rotaları anlatır. Africa Strategosu dede Heraclius, imparator olan oğul Heraclius ve 626 Lazica Caesar’ı torun Flavus Constantin-Heraclius bahisleri hareketlerde kim nerede birbirine dolaşmış da olabilir.

 

Hüsrev şaşırdı ve “bu ismimi duyunca korkudan sıçrayan o adam değil mi?, dedi. “Ne oldu da şimdi değişti?” Hüsrev Media hududuna kaçtı ve oradan da Asorestan’a geçti. Şahrvaraz’a hızla mesajlar yollayıp, “utancım utancın olur, acilen gel,” dedi. 

 

Palestin ve Bizantin şehirlerinde komutanlarından bırakan Şahrvaraz en iyi adamları ile yola çıktı.  Heraclius bu arada Atrpatakan’dan Media hududundaki Gaysh awanına ilerlemişti. Kışlamak üzere Aghuania, Georgia ve Armenia topraklarına geçti ve prenslerine yazarak, “isteğinizle bana kış boyu hizmet verin veya size paganmışsınız gibi davranayım,” dedi. Aghuanialılar  Hüsrev’den gelen emirle Partaw’dan çıktı ve muhtelif istihkamlara dağılıp, savunmaya geçti. Ancak şehirdeki hristiyan ve pagan zanaatkarlar ve halkın hepsi kaçamadı. O vakitler Partaw kilisesinde Zakaria adlı bir rahip vardı;  pagan ve Yahudi diye de ayırmadan herkes hizmet verdiğinden Aghuania piskoposluğuna seçilmişti (adaşlık durumu yok ise Zakarias Jerusalem piskoposu, 614/5’de Perslere esir düşünce Doğu’ya götürülüyor); Bizans ordusu Uti bölgesine geldi ve Kaghankatuk köyüne kamp kurup her yeri yağmaladı ve sonra Trtu (Terter) nehri yakınındaki Diwtakan nehrine geçtiler.  Persler bu arada general Shahapghakan komutasında yeni bir ordu oluşturmuştu. Bu orduda krala sadıklardan Granikan Saghar da vardı. Bu ordu birkaç koldan  Heraclius ordusuna saldırdı ve onları Siwnic topraklarından çıkardı ve Heraclius’un zapt ettiği şehirleri geri aldı.

 

11. bölüm Heraclius’un emri ile Khazar atlıları Aghuania topraklarına saldırdığında Pers kralı Xosrow onlara kimin emrinde olduklarını sordu ve “Batı denizlerine kaçan o Heraclius’dakinden daha fazla altınım, gümüşüm, değerli taşlarım ve kumaşlarım var. Benim tarafıma geçin sizi ihya edeyim. Ya da onunla işim bittikten sonra komutanlarım Shahen ve Krtakaren (belki Theophanes’deki Kardarigas) ile on binlerinin atlarının dizginlerini Doğu’ya  döndürteyim ve dünyanın öbür ucuna da gitseniz bulup sizi   yok edeyim,” dedi. (Bunlar belki Pharganalılar). Khazarlar sonra geldikleri kapılardan geri döndüler. Ancak Khazar prenslerin biri  akınlardan kaldırılan ganimeti görmüştü. Aynı yere kendisi de akın yapmaya karar verdi ve farklı klan ve kabilelerden emri altındaki herkesi topladı. Onlar arasında uzun saçlılar, dazlaklar, denizciler ve karacılar, dağlılar ve ovalılar, herkesten vardı. Onun ismi Jebu Xakan idi.

 

*Hunlar da diyor. M.Sadadze’ye göre orijinal yazmada Hunlar değil-Hurrianlar. Jebu Han’ın kim olduğu tartışmalı. Jebu Yabgu’nun deforme olmuş halidir ama orjinalinde Hun yerine Hurrian dendi ise,  Movzes  alegori veya sözcük oyunu yapmış  olabilir. Joshua 11-13 kuzey krallığı Jebusitlerdir.  Jebusitler Ashabur Res veya Meroz kavmi gibi- deyimselleşmiş bir kavram; Jebu, Theophanes’de Ziebel anılan Türk Chagan’ın ikincisidir, Heraclius 622/3’de Albania’da kışladığında Hun topraklarına gidip, irtibata geçer .  624/5’de Constantinopol Sasaniler ile ittifaka girmiş Avar, Bulgar, Slavlar ve Şahrvaraz’ın kuşatmasında iken Türkler de Caspian’dan Azerbaycan’a girer. Yıllar konusunda genelde tartışma var. Heraclius’a katıldıktan bir süre sonra aniden soğuk hassasiyeti başlayıp  Choray’dan çıkan Türklerin Sebeos ile birlikte bakarsak (Chen kavmi) Constantinopl savunmasına destek vermek için Heraclios’dan  ayrılmış olması gerekiyor.

 

Hüsrev’in 38.senesinde (624/5) Jebu  oğlu ile birlikte topraklarımıza saldırdı. O kadar kalabalıktı ki kimse askerlerini sayamadı.  Partaw kalesinde Hüsrev’in komutanlarından Gayshak vardı. Gayshak bir yandan halkı Partaw savunması için toparlarken Choray (Derbent) ve  Dağ ile Doğu  denizi (Caspian) arasını bloke eden  Büyük Duvar’ın düşebileceğini de hesaplayarak Choray’dan Partaw’a kadar ki herkese de (kademeli) savunmaya hazır olun emri vermişti. Ama bunlara duvar barikat fayda etmedi. Çok çirkin ve saygısızdılar. Geniş suratlı, kirpiksiz ve saçlarını da kadın gibi uzun bırakmış, uçuşturuyorlardı. Tepelerinden dolu gibi yağan Khazar oklarını da görünce insanlar zaten korkmuştu, ve panik aç kurtlar gibi saldırıp, şehirlerdeki yolda karşılarına çıkan herkesi merhametsizce öldürdükleri haberleri ile iyice artmıştı.. Kuru dalları tutuşturan yangın gibi bir kapıdan girdiler ve ardlarında hiçbir canlıyı sağ bırakmadan bize doğru geldiler. Partaw savunucularının korkudan dili tutuldu ve Partaw’ın dört kapısını tutsun diye toplanan yerel beyler  onlara isyan ederek aileleri ve kavimlerini korumak için mevzilerini terk ettiler ve  Artsakh dağlık bölgesine çekildiler.  Düşmanın bir kısmı peşlerinden gitti ve benim de memleketim olan Uti provisindeki Kaghankatuk köyüne vardılar ama hava kararmıştı ve onlara büyük bir zarar veremediler, yakaladıkları ile buldukları tüm hayvan ve başka ganimetleri kendi kamplarına götürdüler. O gece sadece birkaç Yahudi Kızıldeniz’i aşabildi (mecaz yapıyor) ve Artsakh’daki güvenli bölgeye ulaşabildi.  Gayshak zaten bütün sülalesi ile Pers bölgesine kaçmıştı, bir daha da asla buraya dönemedi.

 

Khazarlar daha sonra sel gibi İberia topraklarına aktı ve zengin Tiflis şehrini kuşattı; Heraclius da hızla Tiflis’e hareket edip, onlara katıldı ama Tiflis’in asıl yaşayacaklarına daha zaman vardı.  Jebu ve Heraclius birbirlerini gördüklerine çok memnun oldular ve birbirlerine hediyeler verdiler. Hüsrev bunu duyunca Shahrapagh komutasında bir tümen atlıyı hızla Tiflis’e gönderdi; Tiflisliler kendilerine Perslerin en seçkin birliğinin yardıma geldiğini görünce rahatladı ve bu iki kuşatmacı kral ile  bir yandan alay ederken bir yandan da hasar gören duvarlarını tamirata koyuldu. Derken kuzeylerinden ve batılarından gelen  büyük orduları ve dağ kadar yüksek kuşatma araçlarını gördüler . Kuşatmacı iki kral da bu arada yorgun düşmüş ve epeyce piyade kaybı vermişti.  Heraclius plan yaptı ve Jebu’ya “sen evine dön ve bu kış iyice dinlen. Sıcak ve bunaltıcı iklime zaten alışkın değilsiniz. Ben bu arada Asorestan’a bir sefer yapayım (Dicle havzası) ve bunlardan birini rüşvetle kendi krallarını (Hüsrev’i) öldürmeye ikna edeyim,” dedi. Tiflis’dekiler düşmanın yorgunluğunu görünce daha da kibirlendiler ve kibir de onların sorunu getirdi.  İrice bir balkabağına Hunların (Khazar) kralının portresini  (kare surat)çizdiler.  Gözlerine kirpik koymadılar ve sakal olması gereken bölgeyi de boş bıraktılar ve geniş burun deliklerinden fışkıran tüyler ve herkesin tanıyabileceği şekilde bıyıklarını resmettiler ve bu balkabağını kale suruna dikip Jebu Xakan ve Heraclius ile de dalga geçip, hakaretler ettiler.  İki kral o zaman kafa kafaya verdi ve bu hakaretlerin intikamını alacaklarına yemin etti.

 

 

*Yukarıdaki dipnotta andım. 624/5’de Bulgar-Avar ittifaklı Sasaniiler Constantinopl’ü kuşatırken  Sebasteia’da kışlayan Heraclios’un üstüne de Sain komutasında seçkin mızraklılar ile köle ve mahkum karması bir ordu yollanır. Mevcutlarını üçe bölen Heraclius, bir kısmını Şehir savunmasına yollar, kardeşi Theodore Sivas savunmasında kalır ve kendisi Lazica üzerinden Adraigan’a hareket ettiğinde Caspian’dan giren Ziebel ve ordusu çoktan her yeri yağmalamıştır. Buluşup birbirlerine sarıldıklarında Persler Tiflis olduğuna inanılan  Tiphilios’dan seyrediyordur. Theophanes, “Bütün Türk ordusu imparatora saygılarını sunmak için yüz üstü yere uzandı (secde?), bu adet ‘yabancı kavimlerde hiç bilinmiyordu’ ve komutanları da bir kayaya çıkıp aynını yaptı,” der. Ad-oratio seremonisi olabilir anlattığı; Greko-Roman antikitesinde Doğululardan (Mısır, Akhamenid ve/ya Ön Asia) adapte edilen seremoninin selamlanan makamla da bağlantılı olarak hafif baş selamından yere kapanmaya kadar varyantları var. İskender’in adapte ettiği bu adet sonra Romalılara geçti, Diocletian zamanında Romalılar hala devam ettiriyordu ve Hristiyanlıktan sonra da Romalıların devam ettirdiklerine inanılır. Alından, boyundan ve bazen ağızdan öpme ile ritüel ama tamamen selamlayan ve selamlanan arasındaki mesafeyle orantılı tamamlanır. Ziebel Heraclius’u boynundan öper. Tiphilios’dakiler Movzes’e göre  bu sebepten ikili arasında uygunsuz ilişki olduğunu iddia ederek alay ederler ama bu detay  ve Tiphilios kuşatması Theophanes’de yok, yazar belki İskender’in hayatından da çekme yapıp hikayesini renklendirmiş olabilir (İskender bu sebepten kendisine eşcinsel diyen tarihçisini öldürtür) öte yandan adamların derileri kalın, düz günde birbirlerine neler diyorlar.  Buradan çıkacak anlam aslında birbirlerinin usullerini biliyorlar -mazileri var. Kamran İmanov- Ancient texts and classical sources expouse Armenian falsifications & fabrications güncel ihtilafın dilinde olsa da aynı detaya temas eder. Ergen oğlu ile gelen Ziebel Heraclius’a 40 bin asker bırakıp ülkesine döner. 625/6’ Eylül’üne kadar bu askerler Heraclius iledir ve aniden soğuğa hassaslaşırlar ve Heraclius o zaman isteyen evine gidebilir dediğinde Erbil kuzeyindeki Hnaitha olduğuna inanılan Chamaetha yakınlarındadırlar. Bu vaka Sebeos’da Bizans ordusu ile birleşmek üzere Derbent’ten kuzeye geçen Chen-ler bahsi olabilir-öyle ise Constantinopl’a yardıma gitme olasılıkları daha yüksek.

 

12.bölüm Hüsrev’in 36.yılı idi (622/3). Heraclius uğradığı hakaret ve utancın intikamı için bütün Bizans kuvvetlerini topladıktan sonra Andre adında bilge bir adamı kuzeylilere gönderdi ve “Perslerin ülkesini fethetmemde bana yardım ederlerse o uzun saçlıları altına doyuracağım,” dedi. Kuzey kralının ikincisi olan Jebu davete olumlu cevap verdi ve Andre komutasına verdiği bin seçkin atlı okçu hiç zorlanmadan Choray’dan geçti ve kartal gibi uçarak büyük Kur nehrine ulaşıp İberia ve Egerialıların topraklarından geçtiler ve büyük denizden (Caspian) ile kraliyet sarayına kadar ki yolu kestiler ve buluştukları Heraclius’a bağlılık yemini yaptıktan sonra hiç kimseyi şüphelendirmeden geldikleri yoldan geri döndüler.

 

*Heraclius  623/4 senesi 1 mart’ta askeri kurultay ile savaş güzergahını saptar, zorlu olmasına rağmen   Tauros üstünden Syria yolunda uzlaşırlar;  yedi günde Dicle nehrine, oradan Martyropolis  ve Amida’ya geçerler. Karargahının nerede oldu belirsiz. Andrew’un getirdiği bin Türk atlı ile 622/3’de buluşacaksa bunun o hala Pers Armeniası’nda iken olması lazım. Theophanes’de birkaç Andrew var- hangisi  yakından bakmak lazım. Movzes itikaden hristiyan ama aslen kuzeyli /Hun/ Türk olabilir. Giydiriyor ama giydirirken eğleniyor da ve  asıl iğneyi Perslere batırıyor. Ben üsluptan hareket ettim, her kalemin bir stili, üslubu, ezgisi vardır.  Kamran Imanov Hunların konversiyonundaki piskopos Israyel için aynı tespiti yapar, ama mantıksaldır, dillerini bilmese nasıl anlaşacak anlamında. Roma’ya giden pek çok yol var- farklı açılardan aynı sonuca gidiyoruz vaziyete göre.

 

Hüsrev’in 37.senesinde (623/4) kuzey kralı söz verdiği yardımı gönderdi. Askerlerine kardeşi Shat komuta ediyordu. Shat Aghuania ve Atrpatakan’ topraklarını yağmaladı ve pek çok hristiyan ve paganı kılıçtan geçirdi ve epeycesini de esir aldı. Arax nehrinin kıyısına kamp kuran Shat daha sonra Hüsrev’e elçi gönderip, Khazarların Bizanslılar ile ittifak kurduğunu ve onlara yardım edeceklerini bildirdi:

 

“Kuzey’in kralı, ve tüm dünyanın yöneticisi, sen dahil kralların kralı der ki ;  Byzans kralının topraklarından çekilmez ve ondan güç kullanarak aldığın şehir ve toprakları, (Jerusalem’deki ) tüm Hristiyanlardan aldığın Ağaç Haç ile birlikte geri vermezsen o zaman Asorestan valisi olan seni Bizans kralına işlediğinde suçlardan dolayı cezalandırır ve sen dahil topraklarındaki herkesi kılıçtan geçiririm.”

 

Büyük Hüsrev bu mektubu okuyunca yavrusunu kaptırmış arslan gibi kükredi. Khazarlar ile Bizanslıların birlik olduğunu duymuştu ama korktuğunu belli etmedi ve elçiye, “git ve kardeşim olan Xakan’a de ki, atalarımız asırlardır iyi ilişkilerde ve aramızda evlilik bağları da var. Zaten hizmetkarım olan Bizans savaşçısının (Heraclius) sözü ile birbirimize düşman mı olalım?”

 

İmparator  (Heraclios) Pers topraklarına ilerledi. Haremini Dicle’nin diğer kıyısında bırakan Hüsrev Bağdat yakınlarındaki Ctesiphon’a (Tizbon) çekildi  ve orada bir ordu toplamaya çalıştı. Cesareti ile göz dolduran bir adamı vardı, ismini ikbal anlamına gelen Rochveh yaptı ve onu askerlerine komutan atadı. Rochveh umutsuz olduklarını biliyordu, misyonu gönülsüz kabul etti ve Dicle cephesinde Bizanslara kaybetti (Theophanes’de Razates. 625/6 senesi. Soğuğa hassaslaşan nazlıTürkler ayrıldıktan sonra bu. Demişken anlatmak istediğim bu. Ben de eğleniyorum misal, daha Eylül ayı, çok mu üşüdünüz bebeem, kıyamam! diye. Bunlar soğuk memleketten değil miydi zaten?). Sonra Hüsrev’in oğlu Kavad  öğretmeninin kışkırtması ile babasını devirdi ve tahta geçti.

 

13.bölümde Doğu’nun arslanı Hüsrev Heraclios’a gizlice mesaj gönderdi. Kavad’ın darbeci öğretmeni bu arada Kavad adına tüm birliklere haber yollamış ve herkesin ona itaat etmesini istemişti. Herkes itaat etti ve bayrak ve flamaları ile bir araya geldiğinde Kavad’ın adamları devrik Hüsrev’i yaşatmak ile öldürmek arasında karar verme aşamasında idi.  Hüsrev’i Maraspan sarayındaki  İndian Evi denen Kataki Hndukn’a hapsedip, sonra da idam ettiler. (Ctesiphon güneyinde Vehkawat şehri  Sebeos’da).  Kavad babasının hapsettirdiği insanları özgür bıraktı ve  kraliyet harç ve vergilerini üç yıllığına kaldırdı ise de ömrü bu üç seneyi de görmeye vefa etmedi ve tahta geçtikten yedi ay sonra öldürüldü. Sasan evinin ülkesinin İşmailoğulları eline geçmesi de böyle başladı.  (628/29’dayız) 

 

Hüsrev’in sonu hakkında anlatılar çeşitlilikte.  Theophanes 625/6 hareketlerinde Nineveh muharebesinde 28 Pers standartı esir alındı ( bayrak/tuğ); Pers vasalı İber prensi Barsamouses canlı ele geçirildi; Dezeridan, Rousa, Beklal, Bebdarch saraylarından yaka yıka geçti, bir de buralarda yüzlerce devekuşu, gazel, manda vb var, askerlerine ziyafet çekiyor onlardan, sonra Dastagerd’deki muhtelif zamanlardan esir düşmüş 300 Roma standart kurtarılıyor, ve taşıyamayacakları ipekliler ve halılar yakılıyor vb özetle fena yakıp yağmalıyorlar her tarafı ve bu arada sahte mektupla yanlarına çektikleri Şahr Varaz ve kurmaylarını manipüle edip, Hüsrev’e yapılan darbeyi organize ediyorlar.

 

14.bölüm Kavad’ın serbest bıraktıkları arasında Aghuania prensliği katoghikosu Viroy da vardı. Okur yazar ve bilge bir adamdı. Aghuania topraklarında çıkan bir ayaklanmada suçlu bulunduğu için tutuklanmıştı ve 25 senedir Hüsrev’in sarayında yaşadığı için Pers dilini de iyi bilirdi.  Hüsrev ona asla zarar vermedi, ünvanını elinden almadı ve maaşını da kesmedi. (628/9’da) doğduğu topraklara dönen Viroy  hasret kaldığı toprağı öptükten sonra Aghuania’nın her köyünü dolaşarak viraneye dönüşmüş ülkeyi diriltmeye çalıştı. O sırada Kuzey rüzgarı (Khazarlar) ikinci kez esti ve Doğu Denizi’ni (Caspian) köpürttü. Canavar Kağan ve kana susamış yavrusu Shat geri dönmüştü. Daha önceden uğradıkları hakaretin öcü için doğruca İberlerin topraklarına ve Tiflis’e yöneldiler. Eskisinden daha güçlüydüler, iki ay süren kuşatmadan sonra duvarları indirdiler ve biri Pers valisini ve diğeri şehir/İberia sakinlerinden iki yöneticiyi idam ettiler. Komutayı bıraktığı oğlu Shat’a Aghuan’a devam et emri veren Kağan, “eğer teslim olurlarsa zarar verme, direnirlerse acıma,” emrini vererek ülkesine geri döndü.

 

Shat’ın elçileri katoghikos Viroy’un yaşadığı şehre geldi, burada Pers prensi Semavshnasp vardı, teslim olmayı reddetti ve ailesi ile Pers topraklarına kaçtı. Viroy da ne yapacağını bilmiyordu, esaretten yeni dönmüştü ve teslim olmuş gibi yapmanın  daha akıllıca olduğunu düşündü ve arada Pers hükümdarına da durumu yazdı ve onaylamazsan buradan ayrılacağım dedi. Ne var ki oyalama taktikleri işe yaramadı ve Pers sarayından beklediği cevap gelmedi ve Khazarlar bir günde  kara sis gibi tüm Aghuania ülkesine çöktü. Khazarlar Viroy’u Koghtagarak  (Sevan gölü güneyi galiba) denen dağlık kayalık bir yere götürdü. Viroy, hemşehrisi Gadvshnasp ile birlikte buradan kaçmayı başardı ama Artsakh bile artık  güvenli değildi ve düşman da peşlerindeydi. Neyse ki her gecenin bir sabahı vardı ve kurtuluş yolu katoghikos ve yoldaşları için açıktı. Yetişen Shat’ın elçileri, “kaçmak yerine sana verilen emri dinle ve ailen ve ülkendeki herkes yaşasın,” dedi.  Katoghikos tüm ileri gelenleri Charaberd kalesine topladı ve “durum böyle böyle. Karşımızdaki sıradan bir adam değil, düşman ordusunun komutanı ve krallarının oğlu Shat,” dedi. Sonuç olarak anlaşmak savaşmaktan daha akıllıca geldi ve herkes karşı tarafa yollamak için kendince hediye paketleri hazırlarken Viroy da elçi heyetindeki Shat’ın öğretmeninden Khazar ileri gelenleri kim kimdir, kime ne hediye vermek lazımdır vb öğrendi ve temsil ettiği her klan için ayrı ayrı mühürlü mektuplar yazdı ve Aghuania ileri gelenlerine hep birlikte kalabalık gidelim dedi. Böylece başını Viroy’un çektiği kalabalık heyet Shat’ın sayamadıkları kadar çok askerleri ile dolmuş Uti ovasına geldiler. Onları gören askerler Kızıldeniz nasıl ikiye ayrıldı ise öyle ikiye ayrılıp, onlara Shat’ın çadırına kadar yol verdi. Shat’ı aynı bölge kuzeyinde Partaw şehri yakınlarında buldular. (Charaberd dediği Karabağ’da bir kale arkadaşlar, Partaw/Bardaa istikametine gidiyorlar.)

 

Shat’ın otağında veya sarayında varan heyet yorgunluktan yükü ağır develer gibi dizleri üstüne çökmüş Khazar ileri gelenleri gördü, ziyafet sofrasındaydılar ve her birinin önünde  temiz olmayan etle doldurulmuş tabaklar (av hayvanları muhtemelen) ve etlerini bandıkları tuzlu su kaseleri vardı; Tiflis yağmasından kaldırmış olabilecekleri altın ve gümüş kadehleri ortaklaşa kullanıyor ve katıksız şarap ( su ile karıştırmıyorlar) ve fermente at ve deve sütü içiyorlardı;  etrafta yeme-içme servisi yapan kimse yoktu; kralın oğluna bile hizmet eden yoktu. Sadece mızrak ve kalkanları ile güvenliği kontrol eden askerlere servis yapılıyordu.

 

Aghuania delegasyonu ard arda kapılardan (muhafızlardan) geçerek ilerledi. (Biz diyor biri ama kim belli değil anlatan) Katoghikosu takip ederek kucağımızda hediyelerle ilerledik. Sonra muhafızlar birer adım öne çıkıp yeri üç kez öpmemizi istedi,  sonra diğerlerini ikinci kapıda bıraktık, muhafızlar hediyeleri aldı ve katoghikosu kralın olduğu en iç çadıra götürdü ve önce yeri öpen katoghikos Shat ve oradaki ileri gelenlere hediyeleri sundu. Shat Viroy’u ellerinden tuttu ve yanına oturtup, yüzünü dikkatle inceledikten sonra;

 

“Sen benim babam sayılırsın, nurani bir yüzün var. Bana gelmek için ne diye bu kadar bekledin, oysa askerlerimin topraklarına verdiği zarardan kaçınabilirdin. Madem ki şimdi buradasın, askerlerime emredeceğim ve topraklarına akınları durduracağım. Babam Jebu Hakan, hiçbir isteğini reddetmememi emretti. Evine dön ve halkın da dönsün. Senin topraklarına asla saldırmayacağım ama komşu topraklara elbette akınlar yapacağım ve ganimetleri senin bölgende depolayacağım. Ve bu arada Aghuan topraklarına şimdiye kadar ki akınlarımızda verdiğimiz her türlü zararı da iki katı tazmin edeceğim, ancak babam Lpink ve Choray ve Aghuanlardan aldığı 3 bölgeyi kraliyet toprakları olarak daima tutacak,” dedi.

 

Katoghikos da Shat’ı selamlayıp ,”ben ve bütün halkım daima hizmetkarınız. Kılıcınızı bizden başka yöne çevirirseniz biz de Sasanilere hizmet ettiğimiz gibi size de hizmet edebiliriz,” dedi.  Böylece o canavara benzeyen millet Kutsal Haç’ın gücü ile kuzuya döndü ve Khazarlar ile Aghuanlar kardeş oldu ve katholikosa sevgili kardeşimiz dediler ve tıpkı kendi krallarının oğlu Shat’a hitap ettikleri gibi katholikosa da tanrı katoghikos dediler.

 

Ardından sofraya oturdular. Khazarlar dizleri üstüne oturuyordu ve heyet de onları taklit etti, ne var ki sofrada temiz olmayan et vardı ve ayrıca Lenten orucu vakti idi. Khazarlar onların neden yiyemeyeceklerini anlayınca hemen eti kaldırttılar ve kızartılmış ince dilim ekmek getirttiler. Aghuanlar şükür duası yaptıktan sonra ekmeği bölüp yiyerek, onları mutlu etti; Shat yemekten sonra kathoghikos ile heyetin onurla yolcu edilmelerini ve evlerinde huzurla yaşamalarını emretti. 4 gün sonra katoghikos Viroy kamplarının düzenli ziyaretçisi olmuştu, güvenlerini kazandıktan sonra Viroy Shat’a dedi ki;

 

“Akınlarla ülkeyi yerle bir etmek yerine neden güvenilir memurlarını gönderip bu toprakları yönetmiyorsun. İyi bir idare  ve güçlü askerler ile insanlar korku duymadan evlerine dönerler ve çalışıp üretirler.”

 

Shat Viroy’un sözlerini mantıklı buldu ve askerlerine “Tutsakları salın. Evlerine dönsünler. Onlara zarar veren ağır ceza alır,” dedi. Ardından t’ndiwn (tudun) denilen seçkin adamlarından bir grubu kathoglikos ile muhtelif yerlere saklanmış gençleri aramaya gönderdi. Viroy bu korkmuş gençlere anaç tavuk şefkati ile yaklaştı ve hepsini evlerine ailelerine gönderdi. 

Bu pasaj sonunda  “Ben Viroy,Aguania, Lpink ve Choray katholikosuyum,” cümlesi var ama anlatan hiç Viroy’a benzemiyor. 629-30’dayız hala.

 

16.pasaj  Kawad oğlu Artashir’in (Erdeşir) ikinci senesidir. 630/1’deyiz. Kuzey prensi iyice güçlenmiştir-az önce okuduk zaten. Altın ve gümüş ustalarını ve ayrıca demir ve bakır madenlerini işletmeleri için (Viroy’un tavsiyesine uyarak) kendi adamlarını gönderen Kuzey prensi, tüccarlardan ve Kur ile Araxes nehri balıkçılarından da Perslerdeki oranda vergi alır. Buradaki işler nizama girince şimdi niyeti Armenia topraklarınadır.  Chorpan Tarxan komutasında 3.000 seçkin askerini önden yollar; Armenia, Palestin’i de elinde tutan Pers general Şahvaraz’dadır. Şahvaraz, Erdeşir ile bu iş olmayacak deyip, darbe yapmaya karar verir ve Arap süvarileri komutanı Honah’a “10 bin adamla Khazarların üstüne git ama açıktan savaşma, görünmeden kralın kampına kadar git,” der.

10 bin adamı nasıl saklayabileceğini çözemediğimiz Honah önce  Khazarları kaçırıyor, ama sonra Khazarlar Gegham/Sevan gölü kıyısında onu çembere alıp, birliğini yok ediyorlar. Ölen Perso-Arap askerlerinin donanımları ve atlarının koşumları Bizans usulüdür. Derken Kuzey oğullarından yüz çevirdi ve öfkesini kendi yavrularına yöneltip bir suç için binleri ve iki suç için onbinleri cezalandırdı.

Khazarlar geçitlerden Armenia, İberia ve Aghuania topraklarına girmiş ve tam yerleşmişti ki, kuzeyin arslanı Jebu Xakan’dan yavrusu Shat’a bir haber geldi. ( Shat bir pasajda Jebu’nun oğlu diğerinde kardeşidir). Yönetemeyeceği kadar fazla genişleyen Jebu kendi adamları tarafından pusuya düşürülmüştür. Shat’a gönderdiği mesajda; “Yakındakileri yok etmek için durma ama onlardan hızla uzaklaş. Ne olduğunu öğrendiklerinde seni parçalara ayırmakta tereddüt etmeyeceklerdir. Kaybettim ve çocuksuz kaldım,” der. 

*Dileyenler Umut Üren- Alban tarihinde Cebu Hakan’dan devam edebilir. Aynı Movzes’den bahsediyoruz, ben daha çok kullanılan Dashkurants’ bağ adı ile anıyorum sadece.

Aghuania’daki Mihranidler

17.pasaj tarih kitaplarından öğrenilen Behram Chobin ( 590-91) olayları ile bağlantılı Mihranidlerden başlar.

Hüsrev daha sonra babası Ormizd’in intikamı için dayıları Bndoy ve Vstam’ı ve bu soydan gelen 60 adamı yok ettiğinde Hüsrev’in kardeşi Mihran 30 bin aile  ile Aghuania topraklarına kaçtı ve oradan Partaw şehri yakınlarındaki  Uti’ye geçip Perslerin düşmanları Khazarlar ile anlaşmak istedi. Hüsrev o zaman Mihran’a mektup yazdı ve “burada benimle yaşamak istemiyorsan bu mektup seni nerede bulursa orası senin olsun,” dedi. Mihran mektubu aldığında dağlık Gardman’da idi ve o zaman buraya Mihrawan şehrini inşa etti; bahar geldiğinde Mihran Gardman kuzeyine gitti ve hile ile davet ettiği 12 kabile şefini idam etti; yıllar sonra oğlu Aramayel’in Vard ve Vard’ın da Cesur Vardan (Kaj) adlı oğlu oldu. 

Cesur Vardan 3 senede Gardman kalesini inşa ettirdikten sonra Armenian /Haykazean soyundan Zahmihr Eranshahiks’i bir ziyafete davet etti; ve sonra sadece kendi klanından evli olan Zahmihr’i sağ bırakıp davetli 60 adamı öldürttü ve böylece Aghuania’da Mihranid egemenliği başladı; Vardan Caucasus’un vahşi halklarını da kendisine bağladı.  Öldüğünde oğlu Vard yerini aldı. Vard’ın Varazman adlı bir oğlu ve Shushik adlı kızı vardı ve Aghuania’nın ilk prensi Varaz Grigor’u Aghuania katoghikosu Viroy (yukarıda andık)  vaftiz etmişti. Varaz Grigor’un Varaz Peroz, Juanshir, Yezut-Hüsrev ve Varazman adlarında dört oğlu oldu.

18.pasaj Hüsrev’in ölümünden 4 sene geçmişti. 632’deyiz. Oğlu III. Yezdigerd kraldı. Hagar/Hacer oğulları 10 kabile ile birleşip, Asorestan topraklarından Perslerin kralının üstüne yürüdüklerinde Pers krallığına bağlı tüm kuvvetler düşmanla çarpışmak üzere birleşti. Artashir/Erdeşir soyundan olan Aghuania prensi Varaz-Grigor’un ikinci oğlu Juansher de babası gibi gururlu bir gençti, sakalları henüz çıkmaya başlamıştı, savaş sanatlarında hayli usta idi.  Varaz Grigor Pers kralının çağrısına oğlu Juansher’i gönderdi. Siwnic prensi ve Armenia sparapeti de oradaydı. Juansher’i gören general Rostam, onu kardeşi veya oğluymuş gibi karşıladı. Hep birlikte Ctesiphon’a, Yezdigerd’e katılmaya gittiler. Yezdigerd Juansher’i hemen Aghuania ordusu sparapeti (komutan) yaptı ve askerler Asorestan’a sevk edildi. Dicle’yi geçip Veh Kawat’a vardılar. Rostam Ölüm Suyu’nun karşısına kamp kurmuştu. Katshan ( al-Qadısiye)’den gelen Araplar çok kalabalıktı. Yaralı kurtulan Juansher’e Yezdıgerd bir saray tahsis etti ve iyileştikten sonra kendisine iki altın mızrak ve iki altın işlemeli kalkan verilip, beline incili bir kuşak ve altın bir kılıç ve  başına bir taç yerleştirip, ona beyler beyi ünvanı verildi. İmay ve Ahmatan adlı iki general arasındaki husumeti sona erdirdiği için general Xorazat tarafından da sevilen Juansher Yezdigerd’in 8.senesindeki Ctesiphon’u (Bağdat yakınları) kuşatan düşmanla savaşanlar arasında idi. Yezdigerd güvenliği için önce Büyük Dastakert’e ve sonra da Bekghahg’a götürüldü. Yedi yıl boyunca güneyde savaşan Juansher Yüksek’ten (Allah) emir alan Arapların ard arda saldırıları nedeniyle en sonunda Atrpatakan’a çekilmek zorunda kaldı ve Pers komutanın (Xorazat-Rostom galiba) damadı olmak istemeyip evine döndü.

19.pasaj Aghuania’ya dönen Juansher saçlarına ak düşmüş babasını da alıp Peroz Kawat ( Partaw) şehri yukarısına gitti. Juansher isyan edince Persler topraklarımıza girdi. Juansher onların komutanı Giwghmnazgi ile vuruştu ve çoğunu öldürüp, hayvanlarını ganimet aldı. Peroz Kawat’a giren Persler Juansher’in annesi ve kardeşlerini esir aldığında Juansher Kur (Gürcücede Mtkvari) nehri ötesindeki Kapichan bölgesinde idi. Juansher daha sonra Iberia (Kartli) sınırına gitti, burada Bizanslardan 3 unvan alan çok değerli prens Atrnerseh vardı. Juansher ondan aldığı ordu ile Uti’ye döndü ve rastladığı her Pers askerini öldürdü ve sonrada kardeşlerini esaretten kurtardı.

From Byzantium to the Caucasus: some aspects of cultural relations and artistic influences in early medieval Georgia’da Nina Iamanidze Jvari (Mtzheta doğusu)  manastırındaki 630-660’a tarifli rölyeflerden bahseder :Patrikios Koboul-Stepanos , oğlu hypatos Adarnese ve Stepanos’un kardeşleri Hypatos Demetre ve hypatos Adarnese . Juansher’in 640’larda Jvari’ye geçtiğini varsaysak -başka Adarnese yok ise, yardım aldığı Atrnerseh’in bu ikisinden biri olması gerekiyor.

Persler Atrpatakan’a daha fazla asker gönderdi. Shakashen bölgesindeki iki savaşı Juansher kazandı.İber ve Armenia efendileri Juansher’i kendilerinden biriyle evlendirmek istedi ama Juansher Sisakan (Siwnic) toprakları prensinin kızını, Aruichan kabilesinden birini seçti. Perslerin generali bu arada Siwnic prensine yazmış ve “Juansher ile dost olmamı sağla,” demişti. Anlaşma yapıldı ve Juansher ülkesine ve ailesine döndü. Pers imparatorluğunun çökmesi ile Juasher kendi çabası bağımsızlık kazanan ilk Doğu krallarından oldu ve prensliğinin kaderini hiç kimsenin eline bırakmadı. Yezdıgerd’in 20.senesinde Persianlar tamamı ile çöktü. Juansher’in 15.senesi idi. Tachikler (Araplar) Kuzey ve doğu topraklarına saldırdı ve kaleleri geçirip, aileleri rehin aldılar. Juansher güneyden gelen kırbaç ile savaşmak istedi ama babası onu engelledi ve düşmana teslim olmaya gitti. Juansher ise Armenia generali ile anlaşıp, Bizans imparatoruna bağlanmayı seçti ve imparatora mektup yazdı.

20.pasaj Juansher’den Bizans imparatoru II. Konstans’a ( 641-668); “ben Aghuania prensi ve sparapeti Juanshir, doğru topraklarının efendisi, Tanrı’nın karayı ve denizi yönetmesi için seçtiği Bizansların güçlü ve merhametli  imparatoru, Constantin Augustus’a uzak topraklardaki bu halkın vasalı olmasını kabul etmesi ve bizi taçlandırması için yazıyorum.”

İmparator bu mektuba çok sevindi, Juansher’e gümüşten bir taht, altın işlemeli kaftan ve inci kabzalı bir kılıç gönderdi ve onu protonpatrik , consul ( hipatutean), ex-prefect (aphiwpakosutean), general ( stratelatutean) ve İluustris (elistutean) yaptı. (Seçkinlerden olan) Juansher böylece 12 bin adama komutanlık yapabilecekti ve ona sürekli üstünde taşıdığı Kutsal Haç’tan bir parça da gönderdi

21.pasaj Konstans’tan Juansher’e : Efendi Juansher, Gardman’ın efendisi ve Aghuania prensi ve Doğu valisi, mektubunu aldık ve doğu toprağının vasalımız olma kararı almasından memnunuz. Karşılığında ben ve oğullarım sen ve soyunla bozulmayacak ilişkilerde olacak.” Çok sevinen Juansher cübbesini giydi ve bütün gün milli sorunlarla ilgilendi; Kaukasus dağındaki vahşi insanları ikna etti ve kısa sürede İberia’dan Hun geçitleri ve Arax nehrine kadar ki her yerin efendisi oldu.

22.pasaj Heraclios’un torunu Constans’ın 19.senesiydi (660); seçme askerleri ile Persia’ya geldi; komutanlarından birini Juansher’e gönderdi; Medes topraklarındaki Kungr köyünde buluştular (Khungr  Şeki’de olması lazım ama emin de değilim) ; Juansher karısının vefatından dolayı giydiği yas giysilerini çıkardı ve kraliyet giysisini kuşandı ve imparator ona kardeşi gibi davrandı ve bu Armenian asilleri kıskandırdı. Ayraratlı Armenian asiller ona kendi topraklarına kadar eşlik etti ve Uxtane’deki Aghuania patriği onu sevinçle karşıladı ve kutsal haçın parçası Gardman bölgesinde inşa edilen kaleye yerleştirildi; o bahar Aghuania prensi Vagharshapat kentinde (Eçmiadzin, Erivan’ın 20 km batısı)  imparator ile bir kez daha buluştu; Juansher’ a iki flama ve oğullarına patrician titrleri verildi ve tüm köy ve kasabaların Aghuanianların ilk kralları soyuna ait olduğunu ilan edip onu bütün Doğu’nun kralı ilan etti; Turkestan’dan, Asorestan’ ve Atrapatakan’dan, Ayrarat’tan ve İberia topraklarından (Georgia) ve hatta İndia’dan insanlar onu görmeye geldi.

( epic orientaller India/Indian derken Hintleri kastediyor, Bizanslar Indian derken hristiyan olmuş siyahi Afrikalıları /Moorları kastediyor. )

23.pasaj İki sene sonra Khazarlar Aghuania topraklarına baskın yaptı; Kur nehrini geçen Juansher onları Choray (Derbend) geçidine geri gönderdi (661)   

Mola

 

 

 

 

 

 

 

 



Bu yazı 3577 defa okunmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YUKARI