bursa escort bayan

Altıparmak Escort Eve Gelen Escort Gemlik Escort Görükle Escort İnegöl Escort Karacabey Escort Kumla Escort Masöz Escort Mudanya Escort Nilüfer Escort Osmangazi Escort Otele Gelen Escort Rus Escort Sınırsız Escort Travesti Escort Ukraynalı Bayan Escort Yıldırım Escort
altıparmak escort çarşamba escort eve gelen escort gemlik escort görükle escort gürsu escort heykel escort inegöl escort iznik escort karacabey escort kestel escort masöz escort mudanya escort mustafakemalpaşa escort nilüfer escort orhangazi escort osmangazi escort otele gelen escort rus escort sınırsız escort üniversiteli escort whatsapp escort yıldırım escort
adalar escort adana escort anadolu yakası escort ankara escort antalya escort arnavutköy escort ataşehir escort avcılar escort avrupa yakası escort aydın escort bağcılar escort bahçelievler escort bakırköy escort balıkesir escort başakşehir escort bayrampaşa escort beşiktaş escort beylikdüzü escort beyoğlu escort bodrum escort bursa escort büyükçekmece escort çanakkale escort çatalca escort diyarbakır escort düzce escort edirne escort elazığ escort esenler escort esenyurt escort eyüp escort fatih escort gaziantep escort gaziosmanpaşa escort güngören escort istanbul escort izmir escort kadıköy escort kağıthane escort kartal escort kocaeli escort konya escort küçükçekmece escort kuşadası escort malatya escort maltepe escort marmaris escort mersin escort muğla escort pendik escort rus escort sakarya escort sancaktepe escort sarıyer escort şile escort silivri escort şişli escort sultanbeyli escort tuzla escort ümraniye escort üsküdar escort yalova escort
Bugun...


Editör'den

facebook-paylas
ARDZINBA’NIN TÜRKİYE ZİYARETİ ÜZERİNE!
Tarih: 27-05-2018 13:40:00 Güncelleme: 27-05-2018 13:47:00


ARDZINBA’NIN TÜRKİYE ZİYARETİ ÜZERİNE!

 

Abhazya Cumhuriyeti kurucu devlet başkanı rahmetli Vladislav Ardzınba’nın Türkiye’ye gelişi öncesi ve sonrası değerlendirmeleri üzerinde yapılan tartışmalar nedeniyle dönemin en yakın tanıkları olan Oktay Chkotua ve Sezai Babakuş Papba’nın ifadeleri döneme ışık tutması açısından önemlidir.

 

https://www.facebook.com/groups/apsnyabhazya/?fref=nf )

 

Rahmetli Ardzınba’nın “Türkiye’ye Gitmesinin Özendirilmesi” “algısı veya söylemi” üzerine yapılan yazışmalar içerisinde sevgili Oktay Chkotua ve Papba Sezai Babakuş’un kendi ifadeleri ile sosyal medya üzerinden kamuya mal olan yazışmaları arşivlerimizde bulunmalıydı. Hoşgörülerine sığınarak paylaştığım yazılarını siz takipçilerimize aktarmak istedim.

 

Sürçülisan ettiysem af ola.

 

Özen Atsanba

 

 

 

" Sevgili Murat Tsugba kardeşimin rahmetli Ardzınba’nın Türkiye’yi ziyareti konusunda yanlış bilgilendirildiğini sanıyorum. Ardzınba’nın birileri tarafından Türkiye’ye gidişi özendirilmediği gibi, başkaca birilerinin de Apsnı’ya kadar gelerek onu bu ziyaret konusunda önceden uyarmaları söz konusu dahi değildir. (Eğer birileri bunu iddia ediyorlarsa kim olduklarını bilmek isterim) Çünkü Ardzınba’nın Türkiye ziyaretinin temel amacı, devlet ve hükümet yetkilileriyle görüşebilmekten çok soydaşlarımızla bir araya gelebilmekti ve Ardzınba bu ziyareti çok önceden kafasına koymuştu. Bütün bunları nereden bildiğimi şimdi sizlerle paylaşacağım, ancak maksadımın bir polemik yaratmak veya tartışmada taraf olmak olmadığının, sadece tarihe not düşmekten ibaret olduğunun bilinmesini isterim.

 

Türkiye’den gelen 20’yi aşkın öğrenci, Abhazya Devlet Üniversitesi’nin hazırlık sınıfında okumaktaydık, ben de yaşça grubun büyüğü olduğumdan öğrenci kardeşlerimin ağabeyleri konumunda bulunuyordum. 8 Haziran 1992 akşamı öğrenci yurdu olarak kalmakta olduğumuz” İnturist Sohum” oteline gelen ve ne yazık ki bu gün adını hatırlayamadığım bir “Aydgılara” üyesi kulağıma eğilerek sessizce, “kimseye hiç bir şey belli etmeden benimle gel Ardzınba seni bekliyor” dediğinde heyecandan elim ayağıma dolaştı. Neden, niçin? Diye bile sormadan kendisini izledim, 10 dakika kadar sonra Ardzınba’nın ofisinin kapısındaydık. Kapı açılıp içeri alındığımda masanın başında Ardzınba, Sergey Şamba, Genadi Alamiya ve Stanislav Lakoba oturmaktaydılar. Kısa bir hoş geldin sohbetinden sonra Ardzınba bana dönerek. “Yarın Türkiye’ye gitmen lazım, ancak bu konudan burada hiç kimsenin en ufak bir bilgisinin olmaması gerekiyor, arkadaşlarını da uygun bir şekilde uyarırsın!” dediğinde kafam allak bullak oldu. Neye uğradığımı şaşırmıştım, tatsız bir durum olduğu belliydi ama olayın benimle ilgisini çözemiyordum. “Her an savaş çıkabilir, gerçi sen çoktan ilan ettin ama... ( muhaceret günü dolayısıyla 31 mayıs 1992 günü Sohum stadyumunda yaptığım ateşli konuşmaya atıf yapıyordu) bu durumu Türkiye’deki kardeşlerimize iletmelisin, çünkü şimdiden hazırlıklı olmaları gerekiyor!...” böyle bir beklentim olmasına rağmen (zira savaşın ayak sesleri duyuluyordu) dizlerimin bağı çözüldü ne diyeceğimi bilemiyordum, sadece “nasıl gideceğim?” diyebildim çünkü gidiş gelişler bu günkü gibi değildi, önceden OVİR denen kurumdan gidiş dönüş vizesi alınması gerekiyordu ve bir gün değil, bir haftada bile bu vizenin verilmesi görülmüş şey değildi. “sen orasını düşünme, vizeye gerek yok her şey ayarlandı!” diyerek kestirip attı. Tam bu sırada ise Genadi Alamiya bana dönüp “sana sormak istediğimiz bir şey daha var?” dedikten sonra ilave etti “savaş başlayıp ta Abhazya dört bir yandan abluka altına alındığında Türkiye’den buraya ilk etapta kaç kişi gelebilir?...” bu soruya “binlerce” demek geçiyordu içimden, ama sorumluluk ağırdı, yanlış bilgi yanlış beklentilere de yol açabilirdi, bir süre düşünüp, insanlarımızın yaşadığı yerleri ve tüm tanıdıklarımı gözümün önüne getirerek “50 kişi kadar gelebilir” dedim. Ama bu sayı ağzımdan kendi istemim dışında çıkmıştı... Ardzınba heyecanla ayağa kalkarken bir eliyle de yumruğunu masaya vurarak “bu bizim için yeterli” diye memnuniyetini ifade etti. Kafam yine karışmıştı, ben 50 kişi az diye mahcup bir durumda “ne söyledim yahu” diye düşünürken o, bu bizim için yeterli diye sevinmekteydi. (Allah’tan çok da yanılmamışım, savaş başladıktan 11 gün sonra 25 ağustos 1992 günü Abhazya’ya gelen ilk grup sadece 33 kişiden oluşuyordu) sabah görevlilerin gelip beni alacaklarını ve “Kameta’ya (deniz otobüsü) bindireceklerini söylediler, vedalaşarak kaldığımız otele döndüm arkadaşlardan da bilmesi gerekenlere gerekli bilgileri verip ne yapmaları gerektiğini söyledikten sonra bana bin yıl gibi gelen o geceyi zor atlattım, ertesi gün (9 haziran 1992 günü)vakit geldiğinde “Andrey Kurandziya” adında Aydgılara’da son derece aktif olan bir kişi yanındakilerle birlikte gelip beni limana götürdü ve orada görevli bir Rus subaya emanet etti, görevliye Rusça ne söylediğini bilemiyorum ama suratı mosmor olan bu görevli elimden tutarak beni kametaya kadar götürüp yerleştirdi. Gözüm arkada, için için gözyaşı dökerek Trabzon’a oradan da Adapazarı’na geldim. Derhal Sakarya dernek başkanı Mecdi Cengiz’i bulup durumu kendisine anlattığımda kurban bayramı arifesiydi, Mecdi abi bayramı seyranı bir tarafa bırakarak Türkiye’deki tüm dernekleri haberdar edip bayramın son günü Sakarya derneğinde toplantıya çağırdı. Yoğun bir katılımın olduğu ve hatırladığım kadarıyla Fahri Huvaj tarafından yönetilen toplantıda ben kendilerine kısaca durumu özetledikten sonra katılımcılar uzun uzun nelerin yapılması gerektiği konusunda konuşmalar yaptılar ve en sonunda oluşturacakları bir delegasyonun en kısa sürede Abhazya’ya giderek durumu yerinde görüp ona göre bir hareket planı kabul edilmesi kararını aldılar. 16 Haziran günü Trabzondan kametaya binip 5 saat sonra Sohum limanına yanaştığımızda rahmetli Andrey Kuarandziya’yı kontrol noktasında beni bekler durumda buldum. (Bu büyük vatansever işgalin daha ikinci günü ellerinde adres ve isimlerin yazılı olduğu bir listeyle dolaşan özel bir düşman timi tarafından şehit edildi) Andrey beni aynen bindirirken uyguladığı yöntemle kametadan alıp doğruca Adzınba’nın ofisine götürdü. Bir çırpıda her şeyi kendisine rapor ettikten sonra rahmetli Ardzınba ayağa kalkarak beni alnımdan öptü ve “Artık zaferi elde ettik say! –wışta hayaayızfüa yıpxiadza!- İnşallah en kısa zamanda ben de kendilerini ziyaret edeceğim” diyerek kucakladı. Doğrusu o zamanlar yine ne hesaplar yaptığını anlayamamıştım, ancak çok sonraları Ardzınba’nın diaspora ile ilişkilere neden bu kadar önem verdiğini anlayabildim. Zira o, anavatandakilerin bir felaketle karşı karşıya kalmaları durumunda diasporanın en azından onların feryadını tüm dünya’ya duyuracağına inanıyor, bunun düşman için son derece caydırıcı olacağını da düşündüğünden bir an önce kardeşleriyle kucaklaşmak istiyordu. Bütün bunları, Ardzınba’nın diasporamıza verdiği önemi, onlara olan inancını ve güvenini biz kez daha ifade edebilmek için anlattım. Yazdıklarımla asla kendime bir pay çıkarma derdim yok, karakaşım veya gözüm için değil, eğer grubun başında benim dışımda başka bir ağabeyleri olsaydı bu görev zaten tereddütsüz ona verilirdi.

(Kısaca devamını da getireyim. Daha sonra oluşturulan bir grup Abhazya’ya gelerek yöneticiler ve halkla bir dizi görüşmelerde bulundu, grupla birlikte Abhazya’da olan gazeteci Nazım Alpman ise bu ziyaretteki notlarını daha sonra Milliyet gazetesinde seri olarak yayınladı.) " Oktay Chkotua

 

" Sevgili dostlar, Sayın Ardzınba'nın Türkiye gezisiyle ilgili tüm süreçlerin tanığıyım. Abhazya'da hazırlık çalışmalarında ve programın detaylandırılmasında yer aldım, heyetle birlikte Türkiye'ye geldim ve tüm görüşmelerde heyet üyesi ve Ardzınba'nın tercümanı olarak bulundum-görev yaptım. Sadece Balbalı'daki diasporayla buluşmaya katılamadım, zira öncesinde İstanbul'da yaptığımız basın toplantısının medyada en geniş ve en doğru şekilde yer alması için çalışmam gerekmişti... Bu ziyaretle ilgili daha önce yazdığım notların tümü yalın gerçeklerdir. Bu gezi, Ardzınba'nın yazılı olarak temsilci yetkisi verdiği (atadığı) üç kişinin (Atay Ceyişakar, İrfan Argun ve Cengiz Gül) öncülüğünde kurulan bir komite tarafından organize edilmiştir. Bu komite, tüm imkânlarını zorlayarak bir ziyaret-görüşme programı yapmış ve Ardzınba bu programa onay vererek gelmiştir. Ardzınba, Başbakan (Süleyman Demirel), Başbakan Yardımcısı (Erdal İnönü) ve Dışişleri Bakanı (Hikmet Çetin) ile görüşme teyidi olmamasına rağmen gelmiştir. Kendisi o zaman Abhazya Parlamentosu Başkanı'ydı ve TBMM Başkanı (Hüsamettin Cindoruk) ile görüşmesi teyit edilmişti, yani 'siyasi temsil' bakımından önem taşıyan 'iki mevkidaşın görüşmesi' imkânı sağlanmıştı. Ayrıca, TBMM'de grubu bulunan (iktidar ve muhalefet) tüm siyasi partilerle (ve medya ve iş çevreleriyle) görüşme yapılabilecekti. Sonuçta geldi ve bu görüşmeleri yaptı. Ardzınba'nın bu geziden amacı; 1.Diasporadaki kardeşleriyle kucaklaşmak, onlara seslenmek, 2. Türkiye'nin siyaset-devlet elitiyle görüşmek ve Abhazya-Türkiye ilişkilerinin ilk adımını atmak, 3. Medya aracılığı ile Türkiye halkına dostluk mesajları vermekti. Özetle Abhazya'nın sesini Türkiye'ye ulaştırmak ve giderek gerginleşen Abhazya-Gürcistan ilişkileri konusuna dikkat çekmekti. Ardzınba Türkiye'den memnun ve amacına ulaşmış olarak ayrıldı. Son gece Swiss Hotel'deki yemekte, kendisine bu imkanı sağlayan herkese teşekkür etti, üç temsilciye özel ödüller vererek ve sözleriyle onları onurlandırarak memnuniyetini en üst düzeyde ifade etti. Demirel, İnönü ve Çetin'le görüşememiş olmasını Ardzınba pek önemsemedi, en azından bizim kadar önemsemedi ya da önemsedi de bize hissettirmedi. Demirel ve Çetin'in, kendisi buradayken Tiflis'e gidip Gürcistan'la anlaşmalar yapmalarına da bizim kadar kızmadı-kırılmadı-hayal kırıklığına uğramadı ya da bize hissettirmedi. Velhasıl, 'arkadan hançerlendik' duygusu, Ardzınba ve beraberindeki Abhazyalılar'dan ziyade diasporadaki bizlerin ruh halini ifade etmiştir. Zira Ardzınba, savaş sırasında da ve sonrasında da bu geziye ilişkin değerlendirmelerini hep pozitif yapmış, hiçbir zaman Türkiye ve Türkiye hükümet(ler)i'ne karşı kırgınlık-küskünlük ifade eden bir tavır-tutum almamıştır. Ayrıca daha sonra Türkiye'ye tekrar (dönemin Dişişleri Bakanı İsmail Cem'in davetiyle) gelmiştir. Olan bitenin özeti budur. Kalanı spekülasyondur, şahsi yorum ve değerlendirmedir. Sağlık ve esenlik dileklerimle. " Sezai Babakuş...



Bu yazı 7896 defa okunmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YUKARI